[Ana Sayfa]

TÜRKİYE’DE SU HAKKI
Yıldız Akel Ünal’ın Kitabı Hakkında Küçük Bir Tanıtım ve İnceleme Yazısı



Kemal Gözler*

Haziran ayında Dr. Yıldız Akel Ünal’ın Türkiye’de Su Hakkı (İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2021, 560 s.) başlıklı kitabı yayınlandı. Kitap 16 cm x 23,5 cm boyutlarında ve 560 sayfa. Metin normale göre çok daha küçük puntoyla dizilmiş. Alışıldığı üzere 11 puntoyla dizilseydi, kitap, muhtemelen 700 sayfayı geçerdi. Kitap baştan sona büyük bir emeğin ürünü.

Kitap, Yıldız Akel Ünal’ın Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku doktora programında Prof. Dr. Erdoğan Bülbül’ün danışmanlığında hazırlanmış aynı başlıklı doktora tezinin kitaplaştırılmış hâlidir.

* * *

“Su hakkı”, zor bir konu. Hukukun neredeyse bütün dallarını ilgilendiriyor. Bir insan hakkı olarak hâliyle en başta anayasa hukukunun alanına giriyor. Bu hakkın somutlaştırılması ve uygulamaya aktarılması söz konusu olduğunda da idare hukuku devreye giriyor. Hatta su hakkı zaman zaman medenî hukuku (eşya hukukunu) da ilgilendiriyor. Çünkü su, yer yer mülkiyet hakkıyla ilgili.

Yıldız Akel Ünal’ın kitabında su hakkı, hukukun değişik dalları açısından başarıyla incelenmiş. Kitapta su hakkı, sadece anayasa hukuku, idare hukuku ve medenî hukuk açısından değil, yer yer uluslararası hukuk açısından da tartışılıyor. Keza kitapta, su hakkı, sadece Türkiye açısından değil, pek çok yabancı ülkenin anayasasından alıntılar yapılarak inceleniyor ve yer yer karşılaştırmalar da yapılıyor. Kitapta su hakkıyla ilgili zengin bir karşılaştırmalı hukuk malzemesi var.

Dünyada bazı anayasaların su hakkını doğrudan doğruya veya dolaylı bir şekilde düzenlediklerini görüyoruz. Şu husus benim dikkatimi çekti: Su hakkını doğrudan doğruya tanıyan ve düzenleyen anayasaların önemli bir kısmı, suyun kıt olduğu ülkelerinin anayasaları. Demek ki, anayasayla düzenlenmeye değer olma konusunda da iktisattaki “nedret prensibi” işliyor.

Su hakkı sadece hukukun değişik alanlarını ilgilendirmekle kalmıyor, bu konu, durumdan duruma değişen ve çeşitlenen bir yaklaşım biçimini de gerektiriyor. Su hakkıyla ilgili bir konuda yüksek felsefî ilkeler tartışılırken, bir bakıyorsunuz, izleyen sayfalarda, son derece teknik hususlara giriliyor. Teori ile uygulama, felsefe ile teknik iç içe geçiyor. Yıldız Akel Ünal’ın kitabında bunun pek çok örneği var. Kitapta bir yandan “Doğa Ana’nın hakları”ndan bahsedilirken, diğer yandan “sektörel veya münferit tahsisler”den, “ücretlendirme”den, “idarî para cezaları”ndan bahsediliyor.

* * *

Yıldız Akel Ünal’ın, idare hukukunun kamu malları, kamu hizmeti başta olmak üzere bütün teori ve tekniklerine mükemmel olarak hâkim olduğunu görüyorum. Dr. Akel Ünal’ın su hakkından yararlanmayla ilgili sorunlara çözüm ararken bütün idare hukuku teorisi ve tekniklerini başarıyla kullandığını gördüm ve bundan çok mutlu oldum. Dahası Sayın Akel Ünal, idare hukukunun klasik teorisinin sınırlarını da zorluyor ve bu teoriye yer yer yenilikler getirmeye çalışıyor.

Malum, Türkiye’de son 60-70 yıldır, göller gibi pek çok sulak alan, gerek köylüler, gerekse bizzat devlet tarafından kurutuldu ve kurutulan bu alanlar tarım arazisi olarak kullanıldı. Kurutulan arazinin kime ait olacağı konusunda tartışmalar çıktı ve bunlardan bazıları da dava konusu oldu [1]. Genellikle göl gibi genel suların kurutulması sonucu ortaya çıkan ve üzerinde tarım yapılabilen toprağın mülkiyete elverişli bir mal olduğu ve bu malın da devletin özel malı hâline geleceği ve dolayısıyla hazineye geçeceği kabul edildi.

Ne var ki bu durumlarda, göl gibi “doğal kamu malları”nın, sadece doğal sebeplerle değil, kişilerin veya idarenin eylemleri sonucu kamu malı niteliğinin ortadan kalkabileceği varsayıldı [2]. Genellikle de doğal kamu mallarının “kamu malı” niteliğinin kalkmasına yol açan sebebin nereden geldiği, yani bu sebebin doğadan mı, insanlardan mı kaynaklandığı hususu açıkça tartışılmadı veya az ya da çok görmezden gelindi.

Yıldız Akel Ünal, bu can alıcı sorunu görmezden gelmiyor ve bu konuda şöyle yazıyor:

“Kanaatimizce, teorik olarak hiçbir su kaynağı, iklim değişiklikleri başta olmak üzere tüm coğrafi ve beşeri etmenlerin sonucunda uzun zaman içerisinde deyim yerindeyse kendiliğinden genel su kaynağı olma niteliğini kaybetmedikçe doğal kamu malı niteliğini kaybetmeyeceğinden, insan eliyle doğal kamu malı niteliğinin kaybettirilmesi sonucunu doğuracak herhangi bir tasarruf, genel su kaynağının farklı bir sektöre tahsisi değil, mülkiyeti abuse etmek olacaktır ki ileride açıklanacağı üzere devletin hüküm ve tasarrufu altındaki genel su kaynaklarına ilişkin böyle bir yetkisi yoktur ve böyle bir tasarruf su ve su kaynaklarının nicelik ve niteliğine zarar vermeme yükümlülüğü ile bağdaştırılabilecek bir tasarruf değildir” [3].

Yukarıdaki cümlenin uzunluğu ve karışıklığı bir yana, Sayın Yıldız Akel Ünal’ın argümanı çok sağlam: Doğal kamu malı, doğal yollardan oluştuğuna göre, ancak doğal olaylar sonucunda doğal kamu malı olma niteliğini kaybedebilir. Dolayısıyla devletin doğal kamu mallarını, kamu malı olmaktan çıkarmaya yetkisi yoktur. O hâlde doğal kamu malları üzerinde idarenin aldığı bütün tahsis değişikliği kararları sırf bu nedenden dolayı hukuka aykırıdır.

Bu sonuç, sadece göller gibi genel sulara değil, hâliyle, dere, çay, nehir gibi akarsulara da uygulanabilir. Doğal sebeplerle bir dere, çay veya nehir kurumadıkça, doğal sebeplerle yatağı kendiliğinden değişmedikçe, idare, başta HES yapımı olmak üzere, hangi amaçla olursa olsun, bir doğal akarsuyun kuruması veya yatağının değişmesi sonucunu doğuracak karar alamaz.

* * *

Kitap tanıtım yazılarında eleştiri yapılması da âdettendir. Âdet bozulmasın: Yıldız Akel Ünal’ın bu güzel çalışmasına küçük bir iki eleştiri yönelteyim:

Yazarın cümleleri çoğunlukla karışık ve muğlak. Keza cümleler çok uzun ve cümlelerde neredeyse hiç virgül yok. Konunun ilgi çekici ve yazarın argümanlarının da oldukça güçlü olmasına rağmen, kitap zor okunan bir kitap. Maalesef ülkemizde yazarlar, içeriğe gösterdikleri özeni, üslûba göstermiyorlar. Bu konuda tez danışmanlarına büyük görev düşüyor. Tabiî aynı sorun Türkiye’de tez danışmanlarında da var; o da ayrı bir sorun.

Bir de kitabın plânına ilişkin bir eleştiri dile getireyim: Kitap, “Giriş” bölümü dışında, Fransızların “iki kısımlı plân (plan en deux parties, plan bipartite, plan binaire)” dedikleri türden bir plânla yazılmış. Yani kitap, I ve II şeklinde numaralandırılmış iki kısımdan, her kısım da kendi içinde A ve B şeklinde numaralandırılmış iki bölümden, her bölüm de kendi içinde 1 ve 2 şeklinde numaralandırılmış iki başlıktan ve her başlık da kendi içinde a ve b şeklinde numaralandırılmış iki alt başlıktan oluşuyor.

İki partili plân sistemi, bir Fransız hastalığıdır. Tamamıyla yapaydır ve çoğunlukla bir işe yaramaz. Bu kitap, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku doktora programında hazırlanmış bir doktora tezidir. Eğer Yıldız Akel Ünal’a, bu iki partili plân sistemi, adı geçen doktora programı tarafından dayatılmış ise bu üzücü bir şeydir.

Son olarak şunu belirtmek isterim: Keşke kitabın sonunda bir dizin olsaydı. 500 küsur sayfalık kitabı okuduktan sonra hatırlanılan ve ama yeri bulunamayan bir kavramı bulmak için tekrar kitaba sayfa sayfa bakmak ve saatler harcamak gerekmektedir. Keza bu tür eserleri kimse baştan sona okumak zorunda değildir. Aradığı belirli bir kavram hakkında kitapta yazılanları kısa sürede bulmak her okuyucunun hakkıdır. Muhtemelen bazıları “'Dizin'e ne gerek var, 'İçindekiler'e baksanıza” diyeceklerdir. İçindekilerde az sayıda başlık girdisi bulunur. Örneğin bu kitapta, yanlış saymadıysam, 99 adet başlık girdisi vardır. Oysa 500 sayfalık bir kitabın dizininde en az 500 adet girdi bulunur. Zaten bipartit plân sistemiyle yapılmış bir “içindekiler” kısmı, kitabın içeriğini gerçekte yansıtmaz.

* * *

Dr. Yıldız Akel Ünal’ın Türkiye’de Su Hakkı başlıklı monografisi, konusuna önemli katkılar getiren, emek verilmiş, hakkıyla yazılmış, güzel bir çalışma. Konuya ilgi duyanlar tarafından sabırla okunmayı hak eden bir kitap. Sayın Akel Ünal’ı literatürümüze böyle güzel bir çalışma kazandırdığı için tebrik ediyor, kendisine başarılar diliyorum.

K.G., 18 Temmuz 2021


DİPNOTLAR
(Geri dönmek için dipnot numarasının üzerine tıklayınız).
[1] Örnek olarak bkz.: Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesi, 29 Kasım 1977 Tarih ve E.1977/11537, K.1977/12272 Sayılı Ece Gölü Kararı, Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 4, Sayı 8, s.1300.
[2] Örneğin benim idare hukuku kitabımda bö yönde açıklamalar vardır: Kemal Gözler, İdare Hukuku, Bursa, Ekin, 3. Baskı, 2019, c.II, s.873-874.
[3] Yıldız Akel Ünal, Türkiye’de Su Hakkı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2021, s.85.



İKTİBAS KONUSUNDA UYARI:
Bu yazının başka internet sitelerinde, gazete veya dergilerde tam metin olarak yayınlanmasına rızam yoktur. Makaleden (yarısını geçmemek şartıyla) alıntı yaptıktan sonra tamamının okunması için www.anayasa.gen.tr/su-hakki.htm adresine link verilmesini rica ediyorum.

DÜZELTME HAKKI:
Bu makale, en geç bir yıl içinde kağıt bir kitapta yayınlanacaktır. Kağıt olarak yayınlanıncaya kadar, bu makalede düzeltme ve değişiklik yapma hakkımı saklı tutarım. Bu süre içinde okuyucularımın makalelemde gördükleri hataları bana bildirmeleri beni mutlu eder.

MAKALENİN SON HALİNDEN ALINTI YAPILMASI RİCASI:
Makalelerimde, çoğunlukla, yayınlanmasını izleyen günlerde, düzeltmeler, değişiklikler ve eklemeler oluyor. Kağıt kitabın yayınlanmasından önce, bu makaleden alıntı yapacaksanız, alıntı yaptığınız gün itibarıyla makalenin son hâlini buradan kontrol etmenizi rica ederim.

BU METNE AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE ATIF YAPILMASI ÖNERİLİR:
Kemal Gözler, “Türkiye’de Su Hakkı: Yıldız Akel Ünal’ın Kitabı Hakkında Küçük Bir Tanıtım ve İnceleme Yazısı”, (www.anayasa.gen.tr/su-hakki.htm) (Yayın Tarihi: 18 Temmuz 2021).


SON KİTABIN TANITIMI
Perfectus Belaslatinas, KURBAĞA MANASTIRI (Abbatia Ranae), Kemal Gözler’in Sunuşu ve Çevirisiyle, Kırmızı Kedi Yayınevi, Turuncu Kitaplar Dizisi, Nisan 2021, 128 s.
“Korktuk. Dünya nimetlerinden vazgeçip, manastırlara kapanan biz rahiplerin, meğerse yitirecek ne kadar da çok şeyi varmış! Başkalarına sadece Tanrı’dan korktuğumuzu söyleyip gerçekte kendi gölgemizden korktuk! Başkalarına ‘devotus Deo’ olduğumuzu söyleyip, kendimizi nelere nelere adadık! Kendimizin ‘servus Dei’ olduğunu ilân edip, kimlere kimlere hizmet ettik! Manastırlarımızın kapısına ‘non sub homine, sed sub Deo et lege’ yazıp, kimlere kimlere itaat ettik!”



(c) Kemal Gözler, 2021.
Copyright ve Sorumluluk
İktibas (Alıntı) Koşulları
Atıf (Kaynak Gösterme) Usulleri

Editör: Kemal Gözler
E-Mail:
Lütfen bana e-posta göndermeden önce şu açıklamaları okuyunuz.
twitter.com/k_gozler
Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr
Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/su-hakki.htm
Bu Sayfanın Yayın Tarihi: 18 Temmuz 2021, Saat 13:00
Düzeltme/Değiştirme/Ekleme/Çıkarma Tarihleri: