[Ana Sayfa]


ANAYASA KELİMESİ ÜZERİNE
Konstitüsyon, Kanun-ı Esasî, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu ve Anayasa
(“Anayasa” Kelimesi Örneği Üzerinden Türkiye’de Hukuk Dilinin Öz Türkçeleştirilmesi Sorunu)


Kemal Gözler*

Bu makalede “anayasa” kavramı değil, “anayasa” kelimesi incelenmektedir. Ama yine de bir ön bilgi olarak “anayasa” kavramı hakkında kısaca bilgi vermekte yarar var.

Anayasa Kavramı.- “Anayasa” kavramı maddî ve şeklî olmak üzere iki değişik anlamda tanımlanır. Maddî, yani içeriksel anlamda anayasa, devletin temel organlarının kuruluş ve işleyişini ve keza devlet karşısında vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini düzenleyen bir kanundur. Şeklî anlamda anayasa ise normlar hiyerarşisinde en üst basamakta yer alan ve kanunlardan daha zor değiştirilebilen bir kanun olarak tanımlanmaktadır [1].

Anayasa Kelimesinin Başarısı.- Ayrıntılarını aşağıda göreceğimiz gibi “anayasa” kelimesi oldukça yeni bir kelimedir. İlk defa 1932 yılında kullanılmış, 1945’ten itibaren ise yaygınlaşmıştır. Yeni bir kelime olsa da “anayasa” kelimesi öz Türkçeleştirmenin en başarılı örneklerinden biridir. Bugün Türkiye’de bu kelimeyi duymayan ve kullanmayan kişi sayısı pek azdır. Kelime kolayca öğrenilmekte, akılda tutulmakta ve söylenmektedir. “Anayasa” kelimesinin başarısının sebeplerini bu makalenin sonunda ayrıca tartışacağım.

Constitution” Kelimesi.- Bugün Türkçede kullandığımız “anayasa” kelimesi, Fransızca constitution (konstitüsyon okunur) kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Aynı kelime aynen İngilizcede de vardır. İspanyolcada Constitución, İtalyancada Costituzione kelimeleri de “anayasa” anlamına gelen kelimelerdir. Fransızca constitution kelimesi constituer fiilinden türemiştir. Constituer fiili ise “teşkil etmek”, “kurmak”, “tesis etmek”, “oluşturmak” gibi anlamlara gelmektedir [2]. Yani “teşkil etmek” fiilini esas alırsak constitution kelimesi “teşkil edilen şey”, yani “teşkilât”; “kurmak” fiilini esas alırsak constitution kelimesi “kuruluş” demektir.

Bugün Türkçede kullandığımız “anayasa” kelimesi, Fransızca constitution kelimesini veya diğer Batı dillerindeki benzer kelimeleri anlam olarak karşılamaktan uzaktır. Çünkü “anayasa” kelimesinde “kuruluş”, “teşkilat” anlamı yoktur. Anayasa kelimesinin içerik olarak neden yanlış bir kelime olduğunu aşağıda daha ayrıntılı olarak göstereceğim. Belki Türkçe bir kelimenin doğru olması için Batı dillerindeki bir kavramı karşılamasının gerekli olmadığını düşünebilirsiniz. Hayır yanılıyorsunuz. Bir kavram, Batıda icat edilmişse ve biz bu kavramı Batıdan ithal etmiş isek, bu kavram yerine kullandığımız Türkçe kelimenin bu kavramı anlam olarak karşılaması gerekir.

Fransızca “constitution” kelimesinin karşılığında Türkçede kullanılan kelimeleri kronolojik sırayla görmekte yarar vardır.

I. TÜRKİYE’DE CONSTITUTION KELİMESİYLE KARŞILAŞILMASI VE BUNA KARŞILIK BULMA ÇABALARI

Acaba Osmanlılar, “anayasa” anlamında bir kelimeyi ilk defa ne zaman kullandılar ve bu kelime ne idi? (...)

* * *

Bir ihtimal Osmanlılar, daha önceki yıllarda Fransızca constitution kelimesiyle karşılaşmış olsalar bile, bu kelimeyi yaygın olarak kullanma ihtiyacını, pek muhtemelen Tanzimat Döneminde, yani 1839’dan sonra hissettiler. Kendi dillerinde hazır bir karşılığı olmayan constitution kelimesi için bir karşılık bulmak zorunda kaldılar. İki şey yapabilirlerdi: Ya bu kelimeyi olduğu gibi Türkçeye aktarabilirler, ya da bu kelime için Türkçe yeni bir kelime üretebilirlerdi. Süreç içinde bunun ikisini de yaptılar. Önce “aynen alma”yı, sonra da “karşılık üretme” çabasını görelim. Hemen ekleyeyim ki, Türkçe karşılık üretme çabası Osmanlı ile sınırlı kalmamış, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.

II. AYNEN ALMA: KONSTİTÜSYON

Yabancı bir kavramla karşılaşıldığında kolay olan yol, onun için bir Türkçe karşılık üretmektense, o kelimeyi olduğu gibi Türkçeye almaktan ibarettir. Bu kolay yolu bugün de sıkça kullanıyoruz.

Tanzimat döneminde Osmanlılar, Fransızca constitution kelimesiyle karşılaştıklarında, önce, bu kelimeyi olduğu gibi almışlar ve bu kelimeyi “konstitüsyon” şeklinde söylemişler ve zamanın alfabesiyle “قونستيتوسيون” şeklinde yazmışlardır.

Acaba “konstitüsyon (قونستيتوسيون)” kelimesi ilk defa ne zaman kullanıldı? Benim naçizane tespitlerim şunlar:


Makalenin tam metni için izleyen kitabımıza bakınız:
Kemal Gözler, Hukuk Dilinin Öz Türkçeleşmesi Üzerine, Bursa, Ekin, Temmuz 2021, s.151-202.

1. Ceride-i Havadis, 17 Zilhicce 1267 (13 Ekim 1851)

(...)

2. Sahak Abro, Avrupada Meşhur Ministroların Tercüme-i Hâllerine Dair Risâle (Hicri: Şaban 1271 – Miladî: Nisan 1855)

(...)

3. Ahmet Rıfat, “Sırbistan Tarihi”, Mecmua-i Fünun, (Şevval 1280 –Mart 1864)

(...)

4. 1870’li Yıllar: Tarık Zafer Tunaya’nın Tespitleri

(...)

5. “Konstitüsyon” Kelimesinin Yaygın Kullanımına Bir Örnek: Ahmet Mithat’ın “Kanun-ı Esasî Hakkında Bir İki Söz” Başlıklı Yazı Dizisi (1876)

(...)


6. Mithat Paşa

(...)

7. Zenker, Dictionnaire turc-arabe-persan (1876)

(...)

8. 1900 Sonrası Kullanımlar

(...)

9. Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan Müzakerelerinde “Konstitüsyon” Kelimesinin Kullanılması

(...)

* * *

Osmanlı’da “konstitüsyon” kelimesinin Cumhuriyet dönemine kadar kullanıldığı görülmekteyse de, bu kelimenin kullanım sıklığının gittikçe azaldığı tahmin edilebilir. Zira ülkenin anayasasının adı, “Kanun-ı Esasî”dir. Anayasanın adı bu olunca “anayasa” kavramı için de, “konstitüsyon” kelimesinin terk edilmesi ve “kanun-ı esasî” kelimesinin kullanılması hâliyle normaldir. 1920’lere gelindiğinde artık “konstitüsyon” kelimesi tamamıyla yabancı bir kelime olarak görülmeye başlanmıştır. Nitekim, yukarıda da belirtildiği gibi, Meclis-i Mebusanda 23 Şubat 1336 (13 Şubat 1920) tarihinde Gelibolu Mebusu Celal Nuri Bey, yaptığı konuşmada “konstitüsyonel” kelimesini kullandığında diğer mebuslardan “Türkçe söyleyin” sesleri yükselmiştir [29].

10. Cumhuriyet Döneminde “Konstitüsyon” Kelimesinin Kullanılması

(...)

11. Konstitüsyon Kelimesi Üzerine Bir Değerlendirme: Bu Kelime Neden Tutmadı?

“Anayasa” kavramı için Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan ilk kelime “konstitüsyon”dur. Bu kelime Fransızca “constitution” kelimesinden aynen alınmıştır. Bu kelime uzun bir süre de kullanılmıştır.

Günümüzde Türkiye’de “anayasa” anlamında “konstitüsyon” kelimesi kullanılmamaktadır. Bu kelime tamamıyla unutulmuştur. Bu kelimeye bugün hukuk fakültesi öğrencilerine söylerseniz, bu kelimeye tamamıyla yabancı bir kelime muamelesi yaparlar. Kendilerine bu kelimenin Türkiye’de “anayasa” anlamında yüz yıla yakın bir süre kullanıldığını söylerseniz size inanmazlar.

“Konstitüsyon” kelimesi tutsaydı, bugün anayasaya “konstitüsyon”, anayasa hukukuna da “konstitüsyon hukuku” diyor olacaktık.

“Konstitüsyon” teriminde garip bir yan yoktur. Dilimize pek çok Fransızca kelime Türkçeye olduğu gibi girmiştir: Komedi, komiser, komisyon, komite, komple, komplo, kompozisyon, komünikasyon, komünizm, konfederasyon, konfeksiyon, konferans, kongre, konser, konserve, konsey, konsültasyon, konstrüksiyon, kontenjan, kontrat gibi (Kelimeleri “konstitüsyon” kelimesine benzer olsun diye ve “com-, con-” kötünden türetilmiş kelimelerden seçtim). Bilindiği gibi Türkçede Fransızcadan gelmiş binlerce kelime vardır. Bu kelimeler gibi konstitüsyon kelimesi de Türkçede pekâlâ yerleşebilirdi.

Nitekim Sırplar hariç bütün Slav milletleri Fransızca constitution kelimesini kendi dillerine “konstitutsiya” şeklinde aktarmışlardır ve bu kelime bu ülkelerde yerleşmiştir. Bugün Türkî Cumhuriyetlerde de, Sovyetler Birliğinden bir miras olarak, “anayasa” için bu kelime, yani “konstitutsiya” kelimesi kullanılmaktadır.

Türkiye’de konstitüsyon kelimesi neden tutmadı? Kanımca bunun üç sebebi var:

1. Temel sebep şudur: “Anayasa” anlamında “konstitüsyon” kelimesi bu ülkede gazetelerde ve kitaplarda kullanılan ilk kelime olsa da pozitif hukukumuzda hiçbir zaman kullanılmamıştır. Bu ismin verildiği bir anayasamız yoktur. Ülkemizde yürürlükte olan anayasaların resmî isimleri, sırasıyla “Kanun-ı Esasî”, “Teşkilât-ı Esasiye Kanunu” ve “Anayasa”dır. Pozitif hukukun desteklemediği bir kelimenin tutunma ihtimali düşüktür.

2. “Konstitüsyon” kelimesi tek seçenek değildi. Bu kelimenin “kanun-ı esasî”, “teşkilât-ı esasiye kanunu” ve “anayasa” gibi Türkçe alternatifleri de vardı ve çok kişi bu kelimeleri tercih etti. Alternatif bir Türkçe kelime olmasaydı, belki bu kelime de tutabilirdi.

3. Nihayet “konstitüsyon” kelimesi Türkçedeki ünlü uyumu kurallarına uymamaktadır. Biz Türklerin ağzında söylenişi zor bir kelimedir. Dilimiz bu kelimeye pek dönmemektedir. Bu konuya aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde tekrar değineceğim.

III. “CONSTITUTION” KELİMESİ YERİNE TÜRKÇE BİR TERİM ÜRETME

Yukarıda görüldüğü gibi, Fransızca constitution kelimesi için Osmanlılar önce bu kelimeyi olduğu gibi aldılar ve “konstitüsyon (قونستيتوسيون)” şeklinde yazıp söylemeye başladılar. Ancak bunun yanında, bu kelime için Türkçe bir karşılık bulmaya veya üretmeye de çalıştılar. Fransızca constitution kelimesi karşılığında Türkçe kelimeler de kullandılar. Bunlar arasında “şartname-i esasî”, “şeriat-ı esasîye”, “nizamat-ı esasîye”, “meşrutiyet”, “hükûmet-i meşruta”, “idare-i mukayyed” ve “kanun-ı esasî” terimleri sayılabilir. Burada bunlardan sadece sonuncusunu, yani “kanun-ı esasî” terimini inceleyeceğim.

KUTU 1: 1861 Tunus Anayasası (Kanunu’d-Devle).- İslâm coğrafyasında ilk anayasa 1876 Osmanlı Anayasası değil, 1861 Tunus Anayasasıdır. Bu Anayasa sadece üç yıl yürürlükte kalmıştır. Bu Anayasanın “constitution” anlamında kullandığı terim Arapça “Kanunu’d-Devle” yani “Devlet Kanunu”dur [37]. “Devlet kanunu” terimi de “constitution” kelimesini karşılamaktan uzaktır. Bu olsa olsa Fransızların “loi organique” dedikleri kavramın bir karşılığı olabilir.

Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde de “constitution” kelimesinin yerine yeni bir kelime üretme çabası devam etti. “constitution” kelimesinin yerine “teşkilât-ı esasiye kanunu” ve “anayasa” olmak üzere başlıca iki kelime üretildi.

Şimdi sırasıyla “kanun-ı esasî”, “teşkilât-ı esasiye kanunu” ve “anayasa” terimlerini görelim.

A. KANUN-I ESASÎ

Bilindiği gibi Türkiye’de ısdar edilen ilk anayasanın adı “Kanun-ı Esasî”dir.

“Kanun-ı esasî (قانون اساسى)” terimi ilk defa ne zaman kullanıldı? 1876 Kanun-ı Esasîsinde bu terim resmen kullanılmıştır. Ancak kitap, dergi ve gazetelerde bu kelimenin daha öce kullanılmış olması gerekir. Bu kelimeyi ilk defa kim ve ne zaman kullandı? Bu soruya tam olarak cevap vermek zor.

1. Osmanlı Bürokrasisi

(...)

2. James W. Redhouse

(...)

3. Ottokar de Schlechta-Wssehrd

(...)

4. Ahmet Mithat

(...)

5. Değerlendirme

(...)

B. TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU VEYA ESAS TEŞKİLÂT KANUNU

(...)

Değerlendirme

Kanımca constitution kelimesinin yerine “teşkilât-ı esasiye kanunu” veya “esas teşkilât kanunu” teriminin kullanılması “kanun-ı esasî” terimini kullanılmasına göre çok daha doğrudur. Zira yukarıda açıklandığı gibi constitution, zaten oluşum, kuruluş, teşkilât demektir. Dolayısıyla 1920’lerin Türkçesiyle “teşkilât”, constitution kelimesi için yerinde bir çeviridir. Herhâlde bu “teşkilât”a, onu özel teşkilâtlardan ayırmak amacıyla ve 1876’nın mirasıyla, bir de “esâsiye” sıfatı eklendi. Böylece “teşkilât-ı esâsiye” veya “esas teşkilât”, Fransızca constitution kelimesinin doğru bir karşılığı olarak dilimize yerleşti. Bugünkü Türkçeyle “esas teşkilât”, “temel kuruluş”, “ana kuruluş” demektir. Uzun lafın kısası, “esas teşkilât” kelimesi, Fransızca constitution kelimesini tam ve doğru bir şekilde karşılıyordu; hem de fazlasıyla.

C. ANAYASA TERİMİ

“1945 Anayasası”.- Türkçede “anayasa” kelimesi, resmî olarak ilk defa 1945 yılında kullanılmıştır. 1924 tarihli “Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu”, 1945 yılında “mana ve kavramda bir değişiklik yapılmaksızın Türkçeleştirilmiş” ve yerine 10 Ocak 1945 tarih ve 4695 sayılı “Anayasa” kabul edilmiştir [56]. Bu Anayasa, 24 Aralık 1952 tarih ve 5997 sayılı Kanunla 1952 yılında kaldırılarak, 1924 tarihli “Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu” tekrar yürürlüğe konulmuştur. 1961 ve 1982 Anayasalarımızın başlığı da “Anayasa”dır.

“1945 Anayasası” 1952’de yürürlükten kaldırılmıştır. Ama bu “Anayasa”nın getirdiği yeni kelimelerin pek çoğu, hukukumuzda ve dilimizde 1952’den sonra ortadan kalkmamış ve kullanılmaya devam etmiştir. “1945 Anayasası”, Türk hukuk dilinde reform yapan ve bu reformda çok büyük ölçüde başarılı olan önemli bir belgedir.

Bugün artık “teşkilât-ı esâsiye” veya “esas teşkilât” terimleri bütünüyle terkedilmiştir. Kullanılan tek bir kelime vardır; o da “anayasa” kelimesidir.

“Anayasa” kelimesi yeni bir kelime olsa da, kısa bir süre içinde, gerek mevzuatta, gerek içtihatta, gerekse doktrinde benimsenmiş ve çok kısa bir sürede “esas teşkilât kanunu” terimini tasfiye etmişttir. Aynı şekilde “anayasa hukuku” terimi de “esas teşkilât hukuku” terimini kullanımdan düşürmüştür.

Herhâlde bugün “anayasa” kelimesini bilmeyen ve bu kelimeyi kullanmayan pek az Türk vatandaşı vardır. Hukuk dilinin öz Türkçeleşmesinin zirvesinde bu kelime bulunur. Bu kelime, kelime olarak oldukça güzel bir kelimedir. Kulağa hoş gelir. Kolay söylenir ve hatasız yazılır.

* * *

Şimdi “anayasa” kelimesinin ilk defa ne zaman kullanıldığını araştıralım.

Mustafa Nermi (1932).- Nişanyan Sözlüğünde “anayasa” kelimesinin ilk defa 1932 yılında Cumhuriyet gazetesinde kullanıldığı yazılıdır ve kullanıma “Reich adı verilen Alman devleti, bu

(...)

Şüphesiz ki, “anayasa” kelimesinin Mustafa Nermi’nin 10 Haziran 1932 tarihli bu yazısından daha eski bir tarihli bir yazıda kullanılmış olması ihtimal dahilindedir. Ancak, daha eski tarihli kullanım belgelendirilmedikçe, “anayasa” kelimesinin isim babasının Mustafa Nermi olduğunu kabul etmek gerekir.

Suphi Nuri İleri ve Orhan Arsal (1934).-

(...)

“Anayasa” Kelimesinin 1935’ten İtibaren Yaygınlaşması.-

(...)

“Anasal”: TDK, Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu (1935).-

(...)

Osman Nuri Uman (1939).-

(...)

Değerlendirme: Anayasa Kelimesi İçerik Olarak Neden Yanlış?

Ne var ki, tüm bu üstünlüklerine rağmen, “anayasa” kelimesi içerik olarak bütünüyle yanlıştır.

(...)

IV. ÖZET

Artık bu makalenin sonuna yaklaştık. Sorunun genel bir değerlendirmesini yapmadan önce, şimdiye kadar ulaştığım sonuçların bir özetini yapalım:

(...)

V. DEĞERLENDİRME: NEDEN “KONSTİTÜSYON”, “KANUN-I ESASΔ VE “TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU” TERİMLERİ TUTMAZKEN “ANAYASA” TERİMİ TUTTU?

Neden “konstitüsyon”, “kanun-ı esasî” ve “teşkilât-ı esasiye kanunu (esas teşkilât kanunu)” terimleri benimsenmezken “anayasa” terimi benimsenmiş ve yerleşmiştir?

A. “KONSTİTÜSYON” TERİMİ NEDEN TUTMADI?

(...)

 

B. “KANUN-I ESASΔ TERİMİ NEDEN TUTMADI?

(...)

C. “TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU” TERİMİ NEDEN TUTMADI?

(...)

D. “ANAYASA” TERİMİ NEDEN TUTTU?

(...)

1. Kök Bilgisi

(...)

2. Büyük ve Küçük Ünlü Uyumu Kuralları

(...)

3. Diğer Fonetik Sebepler

SONUÇ

“Anayasa” kelimesi öz Türkçeleştirmenin en başarılı örneklerinden biridir. Öz Türkçe kelimelerin, gerek İngilizce ve Fransızcadan alınmış kelimeler, gerekse Arapça ve Farsçadan alınmış kelimeler karşısında başarı sağlama ihtimali yüksektir. Bunun sebebi, öz Türkçe kelimelerin İngilizce, Fransızca, Arapça veya Farsça kelimelere göre içerik olarak daha doğru olması değil, kolayca söylenebilmeleri, kolayca hatırlanabilmeleri ve kolayca yazılabilmeleridir. Öz Türkçe kelimelerin başarısının altında “öz Türkçecilik” şeklinde bilinçli bir tercih yattığını söylemek zordur. Öz Türkçe kelimelerin tutulması tamamıyla doğal bir şeydir. Aynı şekilde dildeki öz Türkçeleşme süreci de tamamıyla doğal bir süreçtir.

Hâliyle öz Türkçe alternatifleri bulunmayan yabancı kelimeler kullanılmaya devam edilecektir.

Gerek batı kökenli, gerekse Arapça ve Farsça kökenli kelimelere alternatif olabilecek makul öz Türkçe kelimelerin başarı şansı çok yüksektir. Bunun başlıca üç sebebi var:

1. Yabancı kelimelerin kökleri bize tamamıyla yabancı olduğu için bu kelimeler aklımızda da kalmıyor; bunları kolayca hatırlayamıyoruz. Öz Türkçe kelimeler ise, bildiğimiz köklerden türetildiği için bu kelimeleri kolayca öğreniyoruz ve unutmuyoruz.

2. Biz gerek İngilizce, gerek Fransızca, gerek Arapça, gerekse Farsça kelimeleri, ünlü uyumu kurallarına uymadıkları için kolayca söyleyemiyoruz. Öz Türkçe kelimeleri ise, bunlar yeni türetilmiş kelimeler olsa bile, kolayca telaffuz edebiliyoruz; çünkü bunlar Türkçe ünlü uyumu kurallarına uyuyorlar.

3. Yabancı kelimelerdeki gerek ünlüler, gerekse ünsüzlerin standart Türkçe karşılıkları olmadığı için bunları hem doğru olarak telaffuz etmekte, hem de doğru olarak yazmakta zorluk çekiyoruz. Bu kelimeleri söylerken veya yazarken her defasında bir hata yapmak ve rezil olmak riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Vakıa, bilerek veya bilmeyerek, riskten kaçınmak için, yabancı kelimelerin varsa Türkçelerini kullanıyoruz. Zaten işin doğrusu da budur.

* * *

Önümüzdeki günlerde hukuk dilinin Türkçeleşmesi sorununu, başka örnekler de vererek biraz daha yakından incelemeyi plânlıyorum

.
K.G., 28 Şubat 2021


Makalenin tam metni için izleyen kitabımıza bakınız:
Kemal Gözler, Hukuk Dilinin Öz Türkçeleşmesi Üzerine, Bursa, Ekin, Temmuz 2021, s.151-202.




BİBLİYOGRAFYA
ABRO (Sahak), Avrupada Meşhûr Ministroların Tercüme-i Hâllerine Dâir Risâle, İstanbul, Takvîmhâne-i Âmire, Şaban 1271 (Nisan 1855) (books.google.com.tr/...).
ALKAN (Erdoğan), Ergun Barlas ve Turhan Uz, Millî İnkılâp Nasıl Oldu?: Olayların İç Yüzü, Ankara Balkanoğlu Matbaası, 1960 (https://books.google.com.tr/books?id=O0M6AQAAIAAJ&q=).
ARİF (Mehmet), Başımıza Gelenler, 1903, s.13 (books.google.com.tr/...).
ARSEL (İlhan), Anayasa Hukuku (Demokrasi), Ankara, Doğuş Matbaacılık, 1964, s.5.
BAŞGİL (Ali Fuat), Esas Teşkilat Hukuku, İstanbul, Baha Matbaası, 1960.
BİANCHİ (Thomas-Xavier), Vocabulaire Français-Turc (à l'usage des interprètes, des commerçans, des navigateurs, et autres voyageurs dans le Levant…), Paris, Everat, Imprimeur de la société de géographie, 1831, s.85 (books.google.com.tr/...) (E.T.: 3 Ocak 2021).
BİSCARETTİ Dİ RUFFİA (Paolo) ve Stefan Rozmaryn, La Constitution comme loi fondamentale dans les Etats de l’Europe occidentale, Paris, LGDJ, 1966.
Ceride-i Havadis, 17 Zilhicce 1267 (13 Ekim 1851), Pazar günü, Numero 550 (Gazeteye online olarak Tokyo Üniversitesinin iş birliğiyle hazırlanan Beyazıt Devlet Kütüphanesi Hakkı Tarık Us Koleksiyonundan ulaşılabilmektedir: tufs.ac.jp/...index.djvu).
CEYLAN (Ayhan), “Osmanlı Coğrafyasında İktidarın Sınırlandırılması (Anayasacılık): Tunus Tecrübesi”, Dîvân: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, Cilt 13. Sayı 24 (2008/1), s.129-156 (dergipark.org.tr/...273437).
CEYLAN (Ayhan), “Sırbistan'ın İdare-i Dâhiliyesine Dâir Kanunnâme: 1838 Türk Anayasası (Turski Ustav)”, THTA Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 28, 2019 (Güz), s.5-54. (academia.edu/...Ceylan).
Cumhuriyet, 10 Haziran 1932, Sayfa 1 (cumhuriyetarsivi.com/...3283305&no=1).
DAL (Kemal), Türk Esas Teşkilât Hukuku, Ankara, Bilim Yayınları, İkinci Baskı, 1986.
Encümen-i Mahsus Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Layihası, BMM Zabıt Ceridesi, Cilt 5, s.423 (99’uncu İçtima, 18.11.1920) (tbmm.gov.tr/tutanaklar/...099.pdf).
GENCER (Ali İsmet), Hürriyet Yolu, Ankara, Doğuş Matbaası, 1960, s.136 (books.google.com.tr/...).
GÖZLER (Kemal), “İlk Osmanlı Anayasası: 1838 Sırp Knezliği Anayasası (Turski Ustav)”, anayasa.gen.tr/turski-ustav.htm (Yayın Tarihi: 13 Şubat 2021).
GÖZLER (Kemal), “Mithat Paşanın Ahı: 'Yazık! Konstitüsyon Bitti, Bu Millet Terakki Edemiyecek!' (1876 Kanun-ı Esasîsinin İlânının 144’üncü Yıl Dönümü Dolayısıyla)”,  anayasa.gen.tr/konstitusyon-bitti.htm (Yayın Tarihi: 23 Aralık 2020).
GÖZLER (Kemal), Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Bursa, Ekin, 12. Baskı, 2020.
GÖZLER (Kemal), Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2020, c.I.
GREWE (Constance) ve Hélène Ruiz Fabri, Droits constitutionnels européennes, Paris, PUF, 1995.
HANDJÉRİ (Alexandre), Dictionnaire français-arabe-persan et turc, Moskova, Imprimerie de l'Université impériale, 1841, c.I, s.504 (Sözlüğe books.google.com.tr/... den ulaşılabilmektedir).
KÜRKÇÜER (Orhan Melih), Esas Teşkilât Hukuku, Ankara, Ankara İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi Yayınları, 3. Baskı, 1966.
MİTHAT (Ahmed), “Kanun-ı Esasî Hakkında Bir İki Söz”, İttihad, No 110 (9 Zilhicce 1293), No 111 (10 Zilhicce 1293), No 112 (13 Zilhicce 1293), No 119 (23 Zilhicce 1293), No 124 (29 Zilhicce 1292), No 125 (29 Zilhicce 1293). Yazı çevrimi için bkz.: Furkan Şahan ve Ali Adem Yörük (Haz. ve Yazı Çevirimi), “Ahmed Mithat’ın Kaleminden Kanun-ı Esasînin İlk Şerhi: ‘Kanun-ı Esasî Hakkında Bir İki Söz’”, Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 13-14, 2012 Bahar-Güz, s.269 (s.261-280) (cdn.istanbul.edu.tr/...yoruk.pdf). İttihat gazetesinin söz konusu yazıların yayınlandığı nüshalarına İstanbul Büyükşehir belediyesi Atatürk Kitaplığının dijital arşivinden izleyen linklerden online olarak ulaşılabilmektedir. Söz konusu linkleri bildiren ve nüshaları bana gönderen sayın Ali Adem Yörük’e teşekkür ederim. Linkler şunlar:
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...7.pdf ;
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...110.pdf ;
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...115.pdf ;
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...127.pdf ;
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...141.pdf ;
- ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/...144.pdf .
MİTHAT (Ahmet), Kainat: Kütüphane-i Tarih, İstanbul, Muharririn Zatına Mahsus Matbaada Basılmıştır, 1288 (1871), c.I ve c.II (books.google.com.tr/...; books.google.com.tr/...). 
MİTHAT (Ali Haydar), Midhat Paşa: Hayat-i Siyasiyesi, Hidemâtı, Menfa Hayatı, İstanbul, Hilâl Matbaası, 1909, s.118 (books.google.com.tr/...).
MİZANCI MURAD, Tarih-i Umumî: Ezmine-i Müteahhireden Düvel-i Muazzama-yi Cedide, Kitaphane-yi Tefeyyüz, 1909, s.262, 283 (books.google.com.tr/...).

NERMİ (Mustafa), “Brüning'ten sonra Almanya...”, Cumhuriyet, 10 Haziran 1932, s.1, 4 (Başyazının ilik kısmı birinci sayfada, son kısmı ise dördüncü sayfadadır). (cumhuriyetarsivi.com/...).
NİŞANYAN SÖZLÜĞÜ (nisanyansozluk.com/?k=anayasa).
ÖZBUDUN (Ergun), 1921 Anayasası, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, 1992, s.74-77.
ÖZCAN (Tarık), “Erken Cumhuriyet Döneminde Hukuk Dilinin Özleşmesine Yönelik Sivil Anayasalar”, Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 30, Güz 2020, s.5-54.
ÖZÇELİK (A. Selçuk), Esas Teşkilât Hukuku Dersleri, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1982.
REDHOUSE (James W.), An English and Turkish Dictionary, in two parts, English and Turkish and Turkish and English, London, Bernard Quaritch, oriental and philological publisher, 1856, s.63 (https://books.google.com.tr/books?id=CydMAAAAYAAJ&)
RİFAT (Ahmed), “Sırbistan Tarihi”, Mecmua-i Fünun, İstanbul, Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye, İkinci Sene, Numero 22, Şevval 1280 (1864), s.416-422 (isamveri.org/..._RIFATA.pdf). (İkinci Kısım: Üçüncü Sene, Numero 26, Safer 1281 (1864), s.48-56 (isamveri.org/..._RIFATA.pdf).
SAHAK ABRO, Avrupada Meşhûr Ministroların Tercüme-i Hâllerine Dâir Risâle, İstanbul, Takvîmhâne-i Âmire, Şaban 1271 (Nisan 1855) ( books.google.com.tr/...).
SAİT PAŞA Küçük, Sait Paşanın Hatıratı, Dersaadet, Sabah Matbaası, 1328 (1912), İkinci Cild, Kısm-i Sani, s.407 (books.google.com.tr/...).
SARAÇ (Tahsin), Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük, İstanbul, Adam Yayınları, 1990, s.310 (constituer maddesi).
SCHLECHTA-WSSEHRD (Ottokar de), Manuel terminologique français-ottoman (contenant les principales expressions et locutions techniques usitées dans les pièces diplomatiques, administratives et judiciaires ainsi que différents néologismes inconnus aux vocabulaires français-turcs en usage), Vienne, Imprimerie impériale, 1870, s.75 (menadoc.bibliothek.uni-halle.de...).
SEVİNÇ (Murat) ve Dinçer Demirkent, Kuruluşun İhmal Edilmiş İstisnası: 1921 Anayasası ve Tutanakları, İstanbul, İletişim, 2017.
ŞAHAN (Furkan) ve Ali Adem Yörük (Haz. ve Yazı Çevirimi), “Ahmed Mithat’ın Kaleminden Kanun-ı Esasînin İlk Şerhi: ‘Kanun-ı Esasî Hakkında Bir İki Söz’”, Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, Sayı 13-14, 2012 Bahar-Güz, s.269 (s.261-280) (cdn.istanbul.edu.tr/...-yoruk.pdf).
ŞİRİN (Tolga), “Anayasa Sözcüğünün Türkçedeki Kısa Tarihi”, tolgasirin.com/...tarihi
TOGAN (Ahmed Zeki Velidi), Bugünkü Türkili (Türkistan ve Yakın Tarihi: Batı ve Kuzey Türkistan, İstanbul, Arkadaş, Ibrahim Horoz ve Güven Basımevleri, 1947, s.400 (books.google.com.tr/...).
TUNAYA (Tarık Zafer), “Osmanlı Basını ve Kanun-ı Esasî”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul, İletişim Yayınları, 1985, c.1, s.72-74.
TUNAYA (Tarık Zafer), Siyasal Müesseseler ve Anayasa Hukuku, İstanbul, 2. Baskı, 1969.
UBİCİNİ (Abdolonyme), La constitution ottomane du 7 zilhidjé 1293 (23 décembre 1876) Expliquée et Annotée par A. Ubicini, Paris, A. Cotillon et Co., 1877 (archive.org/...).
ZENKER (Julius Theodor), Dictionnaire turc-arabe-persan, Leipzig, Wilhelm Engelmann, 1876, c.II (https://books.google.com.tr/books?id=lw1FAAAAYAAJ&). Sözlüğe izleyen adresten de ulaşmak mümkündür: menadoc.bibliothek.uni-halle.de....





İKTİBAS KONUSUNDA UYARI:
Bu yazının başka internet sitelerinde, gazete veya dergilerde tam metin olarak yayınlanmasına rızam yoktur. Makaleden (tamamı olmamak şartıyla) alıntı yaptıktan sonra tamamının okunması için www.anayasa.gen.tr/anayasa-kelimesi.htm adresine link verilmesini rica ediyorum.

MAKALENİN TAM METNİ İÇİN İZLEYEN KİTABIMIZA BAKINIZ:
Kemal Gözler, Hukuk Dilinin Öz Türkçeleşmesi Üzerine, Bursa, Ekin, Temmuz 2021, s.151-202.

BU MAKALE İLGİNİZİ ÇEKTİYSE ŞU MAKALELERİM DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Kemal Gözler, “'Hukuk' Kelimesi Kaç yaşında? Etimoloji Bize Ne Söyler?”, www.anayasa.gen.tr/hukuk-kac-yasinda.htm (Yayın Tarihi: 31 Temmuz 2019).
Kemal Gözler, “‘Devlet’ Kelimesi Üzerine Bir Deneme”, Türkiye Günlüğü, Sayı 129, Kış 2017, s.5-9 (www.anayasa.gen.tr/devlet-kelimesi.html (Yayın Tarihi: 31 Mart 2017).

BU MAKALE İLGİNİZİ ÇEKTİYSE ŞU KİTABIM DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Kemal Gözler, Türkiye Nereye Gidiyor? Akademi ve Hukuk Üzerine Gözlemler ve Eleştiriler (Makalelerim 2019), Bursa, Ekin, 2. Baskı, XXXII+656 s.


(c) Kemal Gözler, 2021.
Copyright ve Sorumluluk
İktibas (Alıntı) Koşulları
Atıf (Kaynak Gösterme) Usulleri

Editör: Kemal Gözler
E-Mail:
Lüfen bana e-posta göndermeden önce şu açıklamaları okuyunuz.
twitter.com/k_gozler
Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr
Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/anayasa-kelimesi.htm
Bu Sayfanın Tam Metin Makale Olarak Yayın Tarihi: 28 Şubat 2021, Saat 15:00
Bu metin Temmuz 2021 tarihinde yayınlanan Hukuk Dilinin Öz Türkçeleşmesi Üzerine başlıklı kitabımıza alındıktan sonra, tam metni buradan 13 Ağustos 2021 tarihinde silinmiştir.