[Ana Sayfa]


ÖNSÖZ

(Kemal Gözler, Özgüldür v. Gözler Davası, Bursa, 2020, s.1-3'ten alınmıştır)



Kemal Gözler*

Bu kitap, Özgüldür v. Gözler davası olarak isimlendirdiğim, Anayasa Mahkemesi üyesi ve dönemin Uyuşmazlık Mahkemesi başkanı Serdar Özgüldür’ün şikâyeti sonucunda Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesinde açılmış olan ve sanık olarak yargılandığım davaya ilişkindir. Bu kitapta söz konusu dava dosyasında bulunan belgelerin bir kısmı yayınlanmaktadır.

Neden sanık olarak yargılandığım bu davanın belgelerini yayınlıyorum?

Her sanık için, yargılandığı dava, önemli bir davadır. Yargılanan ve beraat eden her sanık, alnının akıyla beraat etmiş ise, davasının herkesçe bilinmesini ister. Çünkü bu, onun için bir manevî tatmin aracıdır.

İnanın bana, bir kişinin şüpheli sıfatıyla savcılığa çağrılması ve savcılıkta ifade vermesi hiç hoş değil. Bu benim başıma yazdığım kitaplar ve makaleler nedeniyle dört defa geldi. Yine inanın bana, bir kişinin sanık olarak ceza mahkemesi huzuruna çıkması hepten hoş değil. Bu benim başıma yazdığım bir kitap nedeniyle iki ayrı davada geldi.

Yargılanan ve beraat eden her sanık, beraat kararını duyurmak ister. Her beraat kararı, mahiyeti gereği sanığın uğradığı manevî zararı azaltan bir karardır. Her beraat kararı, sanığın haklı, müştekinin ve davayı açan Cumhuriyet savcısının ise haksız olduğunu ilân eder.

* * *

Bir ceza davasında şikâyetçiler ne kadar güçlü olursa olsun, sanık masum ise beraat eder. Zira bir dava, sadece şikâyetçilerin ve savcının iddiasıyla değil, çelişme usûlüyle görülür ve sanığa da söz hakkı tanınır ve sanığın iddiaları da araştırılır, sanığın delil sunmasına izin verilir ve dahası bunlar alenî bir duruşmada, yani herkesin gözü önünde yapılır. Gerçekler ömrü billah toprağın altına gömülemez [1]. Çok söylendiği gibi, gerçeklerin günışığına çıkmak gibi bir huyu vardır. Gerçeklerin en kolay günışığına çıktığı yerler duruşma salonlarıdır [2]. Yeter ki yargılama alenî olsun, çelişme ilkesine uyulsun ve duruşmayı yöneten hâkim bağımsız ve tarafsız olsun.

* * *

Hazırlık soruşturması ve dava aşamasında bana yardım eden ve destek veren pek çok kişi oldu.

Şüphesiz bu kişilerin başında bu davayı takip eden müdafim sayın Av. Şaban Cankat Taşkın geliyor. Sayın Taşkın bu davayı büyük bir özveriyle takip etti. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığında ifade verirken kendisi benim yanımdaydı. Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki iki duruşmada yine birlikteydik. Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ve Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki talimat duruşmalarına da, Bursa’dan gece karanlığında yola çıkarak birlikte gittik. Kendisine teşekkür ediyorum.

Dava sürecinde kendilerinden yardım aldığım dostlarım da oldu. Bunların başında Metin Kayaçağlayan ve Muammer Ketizmen geliyor. Sayın Ketizmen ve Kayaçağlayan’a pek çok konuda danıştım. Kendilerine teşekkür ediyorum. Sayın Kayaçağlayan ayrıca Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi önündeki talimat duruşmasında benim müdafiliğimi yaptı. Kendisine müteşekkirim.

Davanın görülüş sürecinde sanık tarafıyla ilgili bir hata veya eksiklik varsa, bunun sorumluluğu, müdafime veya danıştığım dostlarıma değil, bana aittir.

Müdafimin ve dostlarımın önerilerinden çok yararlandım. Bununla birlikte onların bazı önerilerine ve uyarılarına her zaman uymadım. Örneğin uygulamayı bilen dostlarım tanık delilinin çok riskli bir delil olduğu konusunda beni uyardılar. Ancak ben tanık dinlenmesini isteme düşüncemden vazgeçmedim. Belki riskli oldu, belki dava biraz uzadı, ama tanık dinlenmesi sayesinde hakikat de ortaya çıkmış oldu.

* * *

Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki iki duruşmayı ve Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki talimat duruşmasını izlemeye gelerek bana büyük moral destek veren pek çok meslektaşım oldu. Burada bir liste yapmam mümkün değil (Aradan zaman geçtiği için liste yapmaya teşebbüs edersem eksik bir liste yapmam çok muhtemel). Ama burada iki hocamın ismini zikretmeden geçmem mümkün değil: Prof. Dr. Rona Aybay ve Prof. Dr. Fazıl Sağlam. Bu iki kıdemli hocamız, başka şehirlerden Bursa’ya gelip benim duruşmamı izlediler; bana destek oldular. Kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Yine teşekkür etmeden geçemeyeceğim bir kişi daha var: Dönemin Bursa Barosu Başkanı Sayın Av. Ekrem Demiröz. Sayın Demiröz duruşmayı izleyerek bana destek verdi. Keza duruşma günlerinde bana ve duruşmayı izlemeye gelen meslektaşlarıma, adliyede bir nevi ev sahipliği yaparak, bize kucak açtı.

Hâliyle, benim istemememe rağmen duruşmayı izlemeye gelen pek çok araştırma görevlisi meslektaşım oldu. Kendilerine teşekkür ederim. Yine duruşma öncesi günlerde pek çok öğrencim, bana teneffüste, duruşmaya gelip izlemek istediklerini söylediler. Ben kendilerine gelmemelerini söyledim. Ama yine de gelenler oldu. Davama ilgi gösteren bütün öğrencilerime ayrıca teşekkür ediyorum.

* * *

Elinizde tuttuğunuz bu kitap dolayısıyla teşekkür borcu olduğum kişiler de var. Bunların başında yine hâliyle müdafim Av. Şaban Cankat Taşkın geliyor. Kendi imzasıyla sunduğu dilekçeleri bu kitapta yayınlamama izin verdi. Diğer yandan benim kitap için hazırladığım dava belgelerini kontrol etti. Bunların dosyadaki belgelerle aynı olduklarını teyit etti. Kendisine teşekkür ediyorum.

Kitabı yayınlamadan önce değerli dostlarım Av. Metin Kayaçağlayan’a ve Zeynel Kangal’a incelettim. Görüş ve önerilerini aldım. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Her zaman olduğu gibi bu kitabın düzeltmelerini Sibel Yılmaz, Salih Taşdöğen ve Yahya Berkol Gülgeç yaptı. Kendilerine teşekkür ediyorum.

* * *

Malum “davacısı kadı olanın yardımcısı Allah olsun” diye bir atasözümüz var. Allah’a şükür, ben bu davada bu yardımı çokça gördüm.



DİPNOTLAR
(Geri dönmek için dipnot numarasının üzerine tıklayınız).
[1] Émile Zola, Dreyfus davasında Cumhurbaşkanına yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Vous avez beau enterrer la vérité, elle chemine sous terre, elle repoussera un jour de partout, elle éclatera en végétations vengeresses” (Emile Zola, “Lettre au Président de la République”, L’Aurore, 22 Aralık 1900, http://gallica.bnf.fr/...).
[2] Émile Zola, Yüzbaşı Dreyfus’u savunmak için Cumhurbaşkanına yazdığı ve L’Aurore gazetesinde yayınladığı “J’accuse” başlıklı açık mektubun sonunda, kendisine karşı hakaret suçu iddiasıyla dava açılacağını öngörür ve “yargılamanın herkesin gözü önünde yapılacağı ağır ceza mahkemesinin önüne beni çıkarmaya cesaret etsinler de görelim. Bekliyorum” diye meydan okur (“Qu'on ose donc me traduire en cour d'assises et que l'enquête ait lieu au grand jour! J'attends)” (Émile Zola, “J'accuse…!”, L'Aurore, nº 87, 13 Ocak 1898, s.2, http://commons.wikimedia.org/...).



KENDİLERİNDEN BU KİTABIN ERİŞİMİNİN ENGELLENMESİ TALEP EDİLEBİLECEK SULH CEZA HAKİMLERİ İÇİN BİLGİ
Anayasa Mahkemesinin 26 Ekim 2017 tarih ve 2014/5552 sayılı Ali Kıdık kararında geliştirdiği içtihada göre, 5651 sayılı Kanunun 9’uncu maddesiyle öngörülmüş olan erişimin engellenmesi usulü “ancak internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebilir. Bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir” (2014/5552 sayılı Ali Kıdık Kararı, Paragraf 62).
Burada özellikle belirtmek isterim ki, bu kitabın ilişkin olduğu davaya konu olmuş Usulsüz Alıntı Sorunu başlıklı kitabımın Anayasa Mahkemesi üyesi ve Uyuşmazlık mahkemesi Başkanı Serdar Özgüldür'e ilişkin Dokuzuncu Bölümü hakkında Serdar Özgüldür'ün başvurusu sonucunda Ankara 21. Sulh Ceza Mahkemesi, 16 Ocak 2014 tarih ve 2014/32 D.İş sayılı erişimin engellenmesi kararı vermiştir. Ancak yaptığım bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi, 19 Nisan 2018 tarih ve 2014/5232 sayılı Kemal Gözler (1) kararıyla söz konusu sulh ceza mahkemesi kararının benim Anayasanın 26 ve 27’nci maddelerinde güvence altına alınan ifade, bilim ve sanat hürriyetlerimi ihlal ettiğine karar vermiş ve söz konusu karar, yeniden yargılama yoluyla kaldırılmıştır (Daha fazla bilgi için şu makaleme bakılabilir).
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun “Hâkim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin İlke Kararı”nın 6’ncı maddesinin birinci fıkrasına 15 Ocak 2020 tarihinde eklenen j bendine göre, hâkim ve savcıların yükselmelerinde “Anayasa Mahkemesince yapılan incelemelerde ihlal kararına sebebiyet verip vermedikleri” hususu da göz önünde bulundurulur. K.G.



Bu metin, Kemal Gözler, Özgüldür v. Gözler Davası (Bursa, Yazarın Kendi Yayını, Kasım 2020) başlıklı kitabımızın 1 ilâ 3’üncü sayfalarından alınmıştır.

BU METNE AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE ATIF YAPILMASI ÖNERİLİR:
Kemal Gözler, Özgüldür v. Gözler Davası, Bursa, Yazarın Kendi Yayını, 2020, “Önsöz”, s.1-3 (www.anayasa.gen.tr/ogd-onsoz.htm) (Yayın Tarihi: 20 Kasım 2020).

KİTABIN İZLEYEN BÖLÜMÜ: “Ön Sorunlar”

(c) Kemal Gözler, 2020.
Copyright ve Sorumluluk
İktibas (Alıntı) Koşulları
Atıf (Kaynak Gösterme) Usulleri

Editör: Kemal Gözler
E-Mail:
twitter.com/k_gozler
Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr
Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/ogd-onsoz.htm
Bir Üst Sayfa: www.anayasa.gen.tr/ogd.htm
BU Sayfanın Yayın Tarihi: 20 Kasım 2020, Saat 20:00