TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ    [www.anayasa.gen.tr]

Ana Sayfa: WWW.ANAYASA.GEN.TR

 

Askeri CEZA YargıSI[1]

 

 

Doç. Dr. Kemal Gözler

(Kemal Gözler, Hukuka Giriş, Bursa, Ekin Kitabevi, 3. Baskı, 2006, s.-112-117'ten alınmıştır.
Ayrıca Kemal Gözler, Hukukun Temel Kavramları, Bursa, Ekin Kitabevi, 3. Baskı, 2006, s.54-55'e bakılabilir).


Askerî Yargıtay kararları Askerî Yargıtay Kararlar Dergisi ve Askerî Yargıtay Dergisinde yayınlanmaktadır. Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin içtihadı birleştirme kararlarına internet üzerinden www.msb.gov.tr/Birimler/AsYargitay060603GD/ictihatlar/ictihat.htm   adresinden ulaşılabilir. Resmi Gazetede yayınlanmış Askeri Yargıtay kararlarına Elektronik Resmi Gazete http://rega.basbakanlik.gov.tr  nin "fihrist" kısmına tıklayarak (http://rega.basbakanlik.gov.tr/Fihrist/fihrist.asp ) açılan sayfada "MEVZUAT TÜRÜ" kısmından "ASKERİ YARGITAY KARARLARI" seçilerek ulaşılabilir.


 

Askerî ceza yargısı askerî mahkemelerin askerî ceza yargısı alanındaki yargısal faaliyetleridir[2]. Askerî ceza yargısı bu haliyle yukarıda gördüğümüz adlî yargının ceza yargısı kısmına çok benzer. Askerî yargı da adlî yargı gibi iki derecelidir. Bu yargı kolunun ilk derece mahkemeleri, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleridir. Askerî yargının üst mahkemesi ise Askerî Yargıtaydır.

A. İlk Derece Mahkemeleri XE "İlk Derece Mahkemeleri"

Askerî ceza yargısının ilk derece mahkemeleri “askerî mahkemeler” ve “disiplin mahkemeleri” olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Disiplin Mahkemeleri XE "Disiplin Mahkemeleri" [3]

Kuruluş-. Disiplin Mahkemeleri 1961 ve 1982 Anayasalarımız tarafından öngörülmüş olan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, 16.6.1964 tarih ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları hakkında Kanun ile kurulmuştur.

Bu Kanunun 2'nci maddesine göre, biri başkan ikisi üye olmak üzere üç subaydan kurulur. Dolayısıyla disiplin mahkemesinin üyeleri hakim değildir. Disiplin mahkemesinde görev yapan subaylar aynı zamanda normal kıta görevlerini de sürdürürler. Mahkemenin üyelerinin bağımsız ve tarafsız nitelikte hakim olmaması, bu mahkemelerin kuruluşunun Anayasamıza aykırı olduğu izlenimi vermektedir. Zira Anayasamıza göre, “yargı yetkisi Türk milleti adına, bağımsız mahkemelerce kullanılır”. Keza bu mahkemelerin kuruluşu ve üyelerinin atanma biçimi ve çalışma usullerinin Anayasamızın 138’inci maddesinde öngörülen “mahkemelerin bağımsızlığı” ilkesi ve 139’uncu maddede öngörülen “hakimlik ve savcılık teminatı” esaslarıyla bağdaştığını söylemek oldukça güçtür. Zira yukarıda belirtildiği gibi mahkemenin üyeleri normal subaylardır. Bunlar oraya birlik komutanı tarafından seçilmektedirler. Birlik komutanı aynı zamanda bu mahkemede iddianame düzenleyerek dava açmaktadır. Bu mahkemede savcılık görevi, kendisine “disiplin subayı” denen ve yine birlik komutanı tarafından atanan bir subay tarafından yerine getirilmektedir. 12.6.2003 tarih ve 4895 sayılı Kanunla disiplin subayının “yardımcılığı kaldırılan askeri hakim sınıfına mensup subaylar arasından” atanması öngörülmüştür. Ancak bu sınıftan atama yapılmamış ise normal subaylar bu görevi yapabilir.

Görev.- Disiplin mahkemelerinin kuruluşu bakımından mevcut bu sakıncaları çok abartmamak gerekir. Zira bu mahkemeler, asker kişilerin ufak tefek askerî suçlarına bakmaktadırlar. Bu suçlar Disiplin Mahkemeleri kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunun 47-67’nci maddesinde sayılmıştır. Örnek olarak bunlardan bazıları şunlardır: Kısa süreli kaçma (6 güne kadar), kısa süreli (6 güne kadar) izin süresini geçirme, astına sövmek, hakaret etmek, nöbet talimatına aykırı hareket etmek, sarhoşluk, vb. Disiplin mahkemeleri üç günden iki aya kadar oda ve göz hapsi cezası verebilmektedir. Verilen cezalar disiplin cezaevlerinde çektirilir. İtiraz halinde disiplin mahkemesi kararları bir üst disiplin mahkemesi tarafından incelenir.

2. Askerî Mahkemeler XE "Askeri Mahkemeler"

Kuruluş.- Askerî mahkemeler Anayasamız tarafından öngörülmüş olan mahkemelerdir (m.145). Askerî mahkemelerin kuruluşu, 25 Ekim 1963 tarih ve 353 sayılı Askerî Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usûlü Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu Kanunda, 29 Haziran 2006 tarih ve 5530 sayılı Kanunla pek çok değişiklik yapılmıştır. Bu kanuna göre, askerî mahkemeler, iki askerî hakim ve bir subay üyeden oluşurlar. Subay üyeyi nezdinde askerî mahkeme kurulan komutan seçer. Bu mahkemelerde başkanlık görevini en kıdemli üye yapar. Başkan hakim üye olabileceği gibi, subay üye de olabilir. Askerî mahkemelerde iddia makamını askerî savcı işgal eder.

Askerî mahkemelerin bu kuruluşunun Anayasamız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaştığını söylemek pek kolay değildir. Subay üyenin herhangi bir bağımsızlığı yoktur. Birlik komutanının etkisi altında bulunması pek muhtemeldir.

Askerî mahkemelerin askerî hakim sınıfından üyelerinin de bağımsızlık ve tarafsızlıklarından şüphe edilebilir. Bunlar, adlî yargıda olduğu gibi bağımsız bir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından atanmamaktadırlar. Bunların atanmasını askerî hakimlerin mesleğe alımını ve görev yerlerine atanmasını Milli Savunma Bakanlığı yapmaktadır. Diğer yandan askerî hakimlerin özlük işleri ve özellikle meslekte yükselmeleri sistemini de bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarıyla pek bağdaşmaz. 26 Ekim 1963 tarih ve 357 sayılı Askerî Hakimler Kanununun 12’nci maddesine göre, askerî hakimler subay ve hakim olanak iki ayrı açıdan sicil değerlendirmesine tâbi tutulurlar. Ve bir “subay sicil belgesi” ve bir de “mesleki sicil belgesi” düzenlenir. Yükseltilmelerinde bu iki belgedeki notların ortalaması dikkate alınır. “Subay sicil belgesi”ni ise askerî hakimin birinci, ikinci ve üçüncü sicil üstleri düzenler. Bu sicil üstleri de nezdinde askerî mahkeme kurulan komutan veya askerî amirdir. Bu kişi bir adlî makam değil, doğrudan doğruya bir askerî makamdır. Görüldüğü gibi askerî hakimlerin terfileri yarı yarıya adlî bir makam olmayan askerî komutanların verecekleri sicil notlarına bağlıdır. Bu nedenle askerî hakimlerin kendileri hakkında subay sicil belgesi düzenleyecek sicil üstleri durumunda olan komutanlara karşı bağımsızlıklarından şüphe edilebilir. Askerî hakimler, yükselmeleri yarı yarıya takdirine bağlı olduğu bir kişi karşısında kendilerini bağımsız hissetmeyebilirler. Bu nokta kanımca, Anayasamızın 9’uncu ve 138’inci maddelerinde öngörülen “bağımsızlık” ilkesine aykırıdır. Keza bu husus, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde öngörülen “bağımsızlık” koşuluna da aykırıdır.

Görev.- Askerî mahkemelerin görevi Anayasamızın 145’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre şu suçlardan doğan davalar, askerî mahkemelerde görülür: (1) Asker kişilerin askerî olan suçları (askerî suç, askerî ceza kanununda düzenlenen suçlardır). (2) Asker kişilerin asker kişiler aleyhine işledikleri suçlar. (3) Asker kişilerin, askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlar. Görüldüğü gibi her üç hâlde de, askerî mahkemelerin görevli olması için sanığın hep bir “asker kişi” olması gerekir.

İkinci bir grup hal vardır ki, bu durumlarda askerî mahkemeler, askerî olmayan kişiler konusunda, yani siviller konusunda da yetkilidir. Anayasamızın 145’inci maddesinin 2'nci fıkrasına göre, askerî mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada işledikleri suçlara bakmakta da görevlidirler. Örneğin 5 Ekim 2006 tarihine kadar, Askerî Ceza Kanununda belirtilen yoklama kaçağı, bakaya gibi suçlar henüz asker kişi sıfatını kazanmamış kişiler, yani siviller tarafından işlenir. Ancak bu tür suçlarda kanunda belirtilen bir askerî suç olduğu için yine bu suçları işleyen kişiler askerî mahkemelerde yargılanırlardı. Keza siviller tarafından işlenen belli durumlarda milli savunmaya hıyanet ve milli savunma aleyhinde bazı suçlarda yine askerî mahkemeler görevliydi. Ancak 25 Ekim 1963 tarih ve 353 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi, 29 Haziran 2006 tarih ve 5530 sayılı Kanunla değiştirilerek, “Askeri Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131 inci maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle” yapılacağı hükme bağlandı.

Anayasamızın 145’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre “askerî mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları... kanunla düzenlenir”. Dolayısıyla normal zamanlarda askerî mahkemelerin görevli olmadığı sivillerin işlediği birtakım suçlar da savaş ve sıkıyönetim hâlinde askerî mahkemeler de yargılanabilir. Nitekim, savaş hâlinde askerî mahkemelerin hangi tür davalara bakacağı 353 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinde ayrıntılarıyla sayılmıştır. Diğer yandan 13 mayıs 1971 tarih ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu da (m.13)  “sıkıyönetim ilân edilen bölgelerde, sıkıyönetim ilânına neden olan olaylara ilişkin suçları... sıkıyönetim ilânından en çok üç ay önce işlemiş olanlar”ın davalarına sıkıyönetim askerî mahkemelerinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır.

B. Üst Derece Mahkemesi: Askerî Yargıtay XE "Askeri Yargıtay"  

Askerî ceza yargısı kolunun üst derece (kontrol) mahkemesi Askerî Yargıtaydır. Askerî Yargıtay, Anayasamızın 156’ncı maddesine göre, askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.

Askerî Yargıtay üyeleri birinci sınıf askerî hakimler arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askerî Yargıtayın kuruluşu ve çalışma usulleri 8 Temmuz 1972 tarih ve 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiştir. Askerî Yargıtayda, beş daire, bir Daireler Kurulu, bir Genel Kurul ve bir de Başkanlar Kurulu vardır.

Her daire bir başkan ve dört üyenin toplanmasıyla karar verir (m.5).

Daireler Kurulu, Askerî Yargıtay Başkanının başkanlığında, ikinci başkan, daire başkanları, kararlarına itiraz edilen veya direnilen daire hariç olmak üzere geri kalan dört daireden ikişer üyenin katılmasıyla oluşur (m.6). Daireler Kurulunun görevi, Askerî Yargıtay daire kararlarına karşı ilk derece askerî mahkemelerin verdikleri direnme kararını incelemektir. Keza Askerî Yargıtay daire kararlarına Başsavcılık da itiraz edebilir. Bu kararlar da Daireler Kurulunda incelenir.

Genel Kurul, Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, daire başkan ve üyelerinin tamamından oluşur (m.7). Genel Kurulun başlıca görevleri içtihatları birleştirmektir. Genel Kurulun içtihadı birleştirme kararları, askerî mahkemeleri, disiplin mahkemelerini, Askerî Yargıtay dairelerini ve Daireler Kurulunu bağlar.

Askerî ceza yargısının işleyişi adlî yargının ceza yargısının işleyişi gibidir. Bu nedenle burada ayrıntılarıyla incelemeyeceğiz. Askerî mahkemenin kararı temyiz edilirse dosya ilkönce Askerî Yargıtay dairelerinden birine gelir. Burası ya onama ya da bozma kararı verir. Onama kararı verirse ilk derece mahkemesinin kararı kesinleşmiş olur. Bozma kararı verirse, dosya tekrar ilk derece mahkemesine gider. Burası dairenin kararına karşı ya direnme, ya da uyma kararı alır. Uyma kararı alırsa yeniden yargılama yapar. Direnme kararı alırsa dosya tekrar Askerî Yargıtaya gönderilir. Bu sefer dairede değil, Daireler Kurulunda incelenir. Askerî Yargıtayın Daireler Kurulu, fonksiyon bakımından Yargıtayın Ceza Genel Kurulu gibidir. Daireler kurulun kararı kesindir. Buna ilk derece askere mahkemesi uymak zorundadır.


 

[1].   Sahir Erman, Askerî Ceza Hukuku, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1970, s.299-613.

[2].   Kuru, op. cit., s.5.

[3].   Hulusi Özbakan, İçtihatlı, Gerekçeli, Notlu, Açıklamalı, Örnekli Disiplin Mahkemeleri ve Disiplin Suç ve Cezaları Kanunu, Ankara, 1983; Musa Sönmez, Askerî Ceza Hukukunda Disiplin Cezaları ve Uygulamaları, Ankara, Emel Matbaacılık, 1989.

 

 


Copyright

(c) Kemal Gözler. 2001-2004. Bu sayfaya izin almadan link verilebilir. Ancak, bu web sayfası, önceden izin almaksızın ne suretle olursa olsun, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, tekrar yayınlanamaz, dağıtılamaz, başka internet sitelerine metin olarak konulamaz. İzin için E-Mail: kgozler[at]hotmail.com adresine başvurunuz. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.2.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71 ve 72’nci maddeleri, bir fikir ve sanat eserini herhangi bir yöntemle çoğaltanları, dağıtanları, satanları, elinde bulunduranları, paraya çevrilmeksizin, 2 (iki) yıldan 6 (altı) yıla kadar hapis cezası veya 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırmaktadır.

Alıntılar (İktibas) Konusunda Açıklamalar

Bu çalışmadan yapılacak alıntılarda (iktibaslarda) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şu şartlara uyulmalıdır: (1) İktibas, bir eserin “bazı cümle ve fıkralarının” bir başka esere alınmasıyla sınırlı olmalıdır (m.35/1). (2) İktibas, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla yapılmalıdır (m.35/3). (3) İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır (m.35/5) [Bilimsel yazma kurallarına göre, aynen iktibasların tırnak içinde verilmesi ve iktibasın üç satırdan uzun olması durumunda iktibas edilen satırların girintili paragraf olarak dizilmesi gerekmektedir]. (4) İktibas ister aynen, ister mealen olsun, eserin ve eser sahibinin adı belirtilerek iktibasın kaynağı gösterilmelidir (m.35/5). (5) İktibas edilen kısmın alındığı yer belirtilmelidir (m.35/5).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.2.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, 35’inci maddeye aykırı olarak “kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak” göstererek iktibas yapan kişileri, 4 (dört) yıldan 6 (altı) yıla kadar hapis ve 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırmaktadır.

Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18 Şubat 1981 tarih ve E.1980/1, K.1981/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre kararına göre, “iktibas hususunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi tazminat isteyebilir”.

Yukarıdaki şartlara uygun olarak alıntı yapılırken bu çalışmaya şu şekilde atıf yapılması önerilir:

 

Kemal Gözler,  "Askeri Ceza Yargısı", www.anayasa.gen.tr/askeri-ceza-yargisi.htm. (3 Kasım 2006).

 


Editör: Kemal Gözler

E-Mail: kgozler[at]hotmail.com

Bu Sayfanın Adresi: www.anayasa.gen.tr/askeri-ceza-yargisi.htm

Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr

Konuluş Tarihi: 3 Kasım 2006