(NOT: Aşağıdaki başlık, 25 Kasım 2019 tarihinde yayınlanmış “Akademinin Değersizleştirilmesi Üzerine” başlıklı makalemizin I, A başlığının altına 2 nolu alt başlık olarak 27 Kasım 2019 tarihinde eklenmiştir)
Türkiye’de yüksek lisans ve doktora tez sayıları çok hızlı bir şekilde artıyor. YÖK Ulusal Tez Merkezinin “İstatistikler” sayfasında Türkiye'de yıllara göre savunulan yüksek lisans ve doktora tez sayılarına ilişkin bilgiler vardır. 1990, 2000, 2010 ve 2018 yıllarında savunulan tez sayıları sayıları aşağıda tablo üzerinde gösterilmiştir:
Görüldüğü gibi Türkiye’de savunulan yüksek lisans ve doktora tez sayısı çok hızlı bir şekilde artıyor. Bir yılda savunulan yüksek lisans ve doktora tez sayısı, on yılda bir ikiye katlanıyor. (İlahiyat ve hukuk alanındaki yüksek lisans ve doktora tez sayısı hakkında 7 Kasım 2019 tarihinde yayınladığım makaleme bakılabilir).
Türkiye’de 1990 yılında 3131 yüksek lisans tezi ve 876 doktora tezi savunulmuş iken 2018’de 29515 yüksek lisans tezi ve 7138 doktora tezi savunulmuştur. Yani Türkiye’de 28 yılda yüksek lisans tez sayısı 9 kat, doktora tez sayısı 8 kat artmıştır. Ben tez sayısının bu oranda artmasını olağan bir şey olarak görmüyorum.
2018 yılını esas alarak Türkiye’de yılda ortalama 30.000 yüksek lisans tezinin ve 7.000 doktora tezinin savunulduğunu söyleyebiliriz. Bu sayılar çok yüksek. Türkiye bu sayıda yüksek lisans ve doktora tezinin hakkıyla hazırlanıp savunulabilmesi mümkün değil. Türkiye bu birikime ve altyapıya sahip bir ülke değil. Dahası bu tezlerin bir kısmı, yeni kurulmuş ve kütüphanesinde çok az sayıda kitabın bulunduğu üniversitelerde hazırlanmıştır.
Maalesef Türkiye’de bazı üniversitelerin Sosyal Bilimler Enstitülerine, buraların imkanlarının çok üstünde bir sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisi alınıyor. Örnek olarak 9 Ocak 2014 tarihinde yayınladığım “Yalova Üniversitesi SBE Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı Hakkında Eleştiriler” başlıklı makalemde Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programına sadece bir yarıyılda 60’ı tezli, 61’i tezsiz olmak üzere toplam 121 öğrenci alındığını göstermiştim. Dahası bu programa başvuru için yabancı dil bilmek ve hukuk fakültesi mezunu olmak şartları aranmamıştı. Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programına ilahiyat fakültesi mezunları ile kamu yönetimi bölümü mezunları da başvurabilmişti. Oysa bu dönemde Yalova Üniversitesi SBE Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programında ders veren 18 öğretim üyesinden sadece 4’ü kamu hukukçusu idi. Ders veren öğretim üyelerinden 5’i özel hukukçu, 9’u ise hukukçu bile değildi. Bunlardan 5’i İİBF/SBF mezunu, 2’si ilahiyat fakültesi mezunu, 2’si de edebiyat fakültesi mezunu idi. Bu konuda daha fazla bilgi için adı geçen makaleme bakılabilir. Türkiye’de yüksek lisans öğrenci sayısı ve keza yüksek lisans tez sayısı böyle artmıştır.
Diğer yandan Türkiye’de hazırlanılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin önemli bir kısmının zayıf akademik kalitede olduğunu hepimiz biliyoruz. Bazı tezlerin kısmen veya tamamen intihal ürünü olduğu da bir vakıa. Bunları bir yana bırakın, daha acısı Türkiye’de bazı tezlerin para karşılığında yazdırıldığı konusunda haberler çıkıyor. İnsanın inanası gelmiyor; ama akademik camiada bu konuda çok yaygın söylentiler var.
Aslında parayla tez yazdırma olgusu gizli saklı bir şey değil. Google'da “tez yazdırma”, “paralı tez”, “parayla tez yazdırma” gibi terimlerle arama yapın; bu işi “uygun ücret karşılığında” yapan pek çok siteye ulaşacaksınız.
İntihal az ya da çok geçmişte de vardı. Ama 1980’li yıllarda parayla tez yazdırıldığını ben duymadım.
* * *Burada ayrıca belirtelim ki, YÖK, Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinin de 35’nci maddesinde yaptığı değişiklikle yüksek lisans ve doktora programlarında “öğretim üyesi başına düşen tez danışmanlığı” sayısını en fazla 14 ile sınırlandırmıştır ve bazı lisansüstü programlar için bu kontenjanın % 50’ye kadar artırılmasına izin vermiştir (Resmî Gazete, 22 Kasım 2019, Sayı 29690). YÖK'ün böyle bir sınırlama getirmesi fiilen bu sayının daha yüksek olduğunu düşündürtmektedir. Belirtelim ki 14 sayısı da çok yüksek bir sayıdır. Bir öğretim üyesinin aynı anda 14 yüksek lisans veya doktora tezine hakkıyla danışmanlık yapması mümkün değildir. Bu öğrenciler ile hafta sadece bir saat görüşse bu iş için 14 saat ayırması gerekir. Hukuk alanında 14 yüksek lisans veya doktora tezi, toplamda ortalama 3000 sayfayı geçer. Bir öğretim üyesi bu kadar fazla sayıda çalışmayı hakkıyla okuyamaz, bunların kaynaklarını denetleyemez. Bu öğretim üyesinin aynı zamanda lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında pek çok dersinin de bulunduğu unutulmamalıdır.