TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ [www.anayasa.gen.tr]


Kemal Gözler, “Fransız Anayasa Konseyi Kararları Kroniği: 1995”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 46, 1997, Sayı 1-4, s.159-167. (www.anayasa.gen.tr/kronik95.htm; 24.04.2004).

Makalenin AÜHFD'de yayınlanmış orijinal halini AÜHFD'den PDF formatında indirmek için izleyen linki tıklayınız: http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1997-46-01-04/AUHF-1997-46-01-04-Gozler2.pdf  (AÜHFD'ye linktir. Çalışmaz ise burasını tıklayınız).



Bu makalenin aslı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinde yayınlanmıştır.

Buraya konulmasına izin verdiği için AÜHFD'ye çok teşekkür ederim.


Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr

FRANSIZ ANAYASA KONSEYİ
 KARARLARI KRONİĞİ: 1995

 

 

 

 

 

Kemal GÖZLER*

 

Hatırlanacağı üzere 1994 yılına ilişkin Fransız Anayasa Konseyi Kararları[1] Kroniğini bu Dergi’nin geçen sayısında yayımlamıştık[2]. Dergi’nin bu sayısında da aynı işi 1995 yılına ilişkin olarak yapacağız. Amacımız imkanlar ölçüsünde bu Dergi’de Fransız Anayasa Konseyi (Conseil constitutionnel) kararlarını heryıl düzenli olarak Türk okuyucusuna kısaca da olsa tanıtmaktır.

1995 yılında verilen kararları incelemeden önce, bu yıl (1995) Anayasa Konseyine üç yeni üyenin atandığını belirtelim. Cumhurbaşkanı François Mitterrand sadık arkadaşı ve eski Dışişleri Bakanı Roland Dumas’yı Konseye Başkan olarak atamıştır. Senato Başkanı René Manory ise kendi seçiminde onu destekleyen Etienne Dailly’yi ve Millet Meclisi Başkanı Philippe Seugin ise parlamento egemenliğinin tanınmış bir savunucusu olan Michel Ameller’i üye                olarak atadı[3]. Fransa’da her zaman olduğu gibi, bu sefer de, Anayasa Konseyinin yeni üyeleri siyasal bağlantıları sayesinde seçildiler. Böylece 1995 Martında  sağ tarafından atanan üyelerin sayısı dört, sol tarafından atanan üyelerin sayısı ise beş oldu[4].

Fransız Anayasa Konseyi üyeleri siyasi sorunlardan tamamen haberdardırlar. Zira dokuz üyeden beşi eski bakan veya bakanlık kabinelerinde çalışmış kişilerdir. Dokuz üyeden üçü ise eski milletvekili ve senatördürler[5].  Anayasa Konseyinde hakimlikten gelen üye yoktur.

Şunu da belirtelim ki, 8 Haziran 1995 tarihli kararla yeni bir uygulamaya başlandı. Bu tarihe kadar kararların altında sadece Anayasa Konseyi Başkanının adı bulunurdu. Bu kararın altında ise ilkkez kararın verildiği oturumda bulunan üyelerin isimleri de yer almıştır. Yalnız hala Fransız Anayasa Konseyi kararlarında muhalefet şerhleri yer almaz.

Fransız Anayasa Konseyi 1995 yılında 12 anayasaya aykırılık kararı vermiştir. Kuruluşundan bu yılın sonuna kadar verdiği iptal kararı toplamı 201’dir[6].

Aşağıda Fransız Anayasa Konseyinin 1995 yılında verdiği kararlardan önemli görülen beş tanesi incelenmiştir.

1. 18 Ocak 1995 Tarih ve 94-352 DC Sayılı Karar, “Video Kamerasıyla Gözetleme”, Journal officiel, 21 Ocak 1995, s.1155.

Gösteri yürüyüşlerinden ortaya çıkan aşırılıklarla mücadele etmek için dönemin İçişleri Bakanı Charles Pasqua tarafından hazırlanan kamu güvenliğinin sağlanmasına ilişkin bir kanun Parlamento tarafından 22 Aralık 1994’te kabul edildi. Anayasanın öngördüğü sayıda milletvekili ve senatör kanuna karşı Anayasa Konseyine başvurdular.

Kanun, hırsızlığa veya saldırıya açık yerlerde kişi ve eşya güvenliğini sağlamak, trafik kurallarının ihlalini tespit etmek, kamu mallarını ve araçlarını korumak amacıyla, valilere, genel yollara, halka açık kurumlara ve yerlere video kamerasıyla görüntü alınmasını ve bunların kaydedilmesine imkan veren sistemlerin yerleştirilmesi için yetki veriyordu. Bunun için öngördüğü tek şart valinin karar vermeden önce, başkanlığını meslekten bir hakimin veya fahri bir hakimin yaptığı ve il düzeyinde kurulan bir komisyonun görüşünü almak zorunda olmasıydı.

Anayasa Konseyi kanunun bu düzenlemesini anayasaya uygun bulmuştur. Zira, Konseye göre, böyle bir düzenleme, anayasal değerde bir amaç olan kamu düzeninin korunmasını amaçlamaktadır. Konseye göre, burada her ne kadar bireysel özgürlüklere ilişkin bir husus varsa da, valinin karar vermeden önce başkanlığını bir hakimin yaptığı bir komisyonun görüşünü almak zorunda olması yeterli bir garanti olarak görülebilir. Bununla birlikte Konsey, bu komisyonun “görevi göz önüne alındığında, oluşumunun bağımsızlık garantilerini içermesi” gerektiğini hatırlatmaktadır.

Anayasa Konseyinin bu kararı eleştirilebilir. Nitekim Dominique Rousseau’ya göre[7], kamerayla gözetleme sistemlerinin yerleştirilmesi, bireysel özgürlüklere dokunur. Bireysel özgürlükler söz konusu olduğunda ise, valilik makamının, adli makamların iznini almadan böyle bir işlem yapamaması gerekir. Söz konusu komisyonun ise adli bir makam olarak mülahaza edilmesi imkansızdır. 

Aynı kanun ayrıca, gösteri yürüyüşlerinde güvenliği sağlamak için her türlü fırlatılabilecek nesnelerin (projectile) taşınmasını ve kişilerin üzerinde bulundurulmasını yasaklıyordu. Anayasa Konseyi buradaki düzenlemeyi genel ve belirsiz bulmuş, bunun bireysel özgürlüğe aşırı derecede zarar verdiğine, dolayısıyla söz konusu düzenlemenin anayasa aykırı olduğuna karar vermiştir.

Diğer yandan Kanun’un 16’ncı maddesi, Ceza Kanununun 132-75’inci maddesi anlamında silahları ortaya çıkarmak ve ele geçirmek için, adli makamların iznini almaksızın, halka açık yollarda hareket eden her aracın aranmasına izin veriyordu. Anayasa Konseyine göre, arabalarda yapılan silah arama işlemi bireysel özgürlüğe dokunur. Bireysel özgürlük söz konusu olduğunda ise, böyle bir işlem, valilerin değil, adli makamların izniyle yapılabilir. Zira, Fransız Anayasasının 66’ncı maddesine göre, “adli otorite bireysel özgürlüğün koruyucusudur”. Bu nedenle Anayasa Konseyi ilgili Kanunun bu hükmünü Anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir (Bu karar hakkında bkz. Louis Favoreu’nün Yorumu, in Revue française de droit consitutionnel, 1995, no.22, s.361-372).

2. 11 Ocak 1995 Tarih ve 94-363 DC Sayılı Karar, Hakimlik Statüsü, Journal officiel, 14 Ocak 1995, s.727.

19 Ocak 1995 Tarihli Organik Kanun 22 Aralık 1958 Tarihli Hakimlik Statüsüne İlişkin Ordonance’ta değişiklik yapıyordu. Bu ilginç kanun yargı organlarındaki hakim açığını gidermek için “geçici hakimler”in işe alınmasını öngörüyordu. Bunlar asliye mahkemelerinde hakimlik, heyetli mahkemelerde ise üyelik görevleri için yedi yıllık bir süre için atanıyorlardı. Tekrar atanmaları mümkün değildi.

Anayasa Konseyi bu kanunu incelemiş anayasa aykırı bulmamıştır. Konseye göre şu üç koşula uymak şartıyla söz konusu yasa Anayasaya aykırı değildir. (1) Bu görevlerin icrası sınırlı olmalıdır. (2) Özlüğe ilişkin nitelikler bu görevlerin geçici niteliğiyle belirlenmelidir. (3) Bu hakimlerin bağımsızlığı ilkesi sağlanmalıdır.

Konseye göre, söz konusu kanun bu şartları gerçekleştiriyordu. Çünkü bir kere bu geçici yargıçlar, asliye hakimlerinin dörtte biriyle sınırlandırılıyordu. İkinci olarak heyet halinde çalışan mahkemelerde ise ancak bir üye geçici hakim olabilirdi. Diğer yandan kanun, bu geçici hakimler için mesleki nitelikler arıyordu. Onlar ya serbest hukuk mesleğinden ya da yasamada yahut yürütmede çalışıyor olmalıydılar. Ayrıca, görev süreleri yedi yıl ile sınırlandırılıyor ve bu süre yenilenemiyordu. Bu geçici hakimlerin maaşları da değişik şekilde belirleniyordu. Kanun bu “geçici hakimler”in başka bir mesleki faaliyet icra emesine de olanak tanıyordu. Konsey bu son hususu özel bir dikkatle incelemiş, ama bunda da anayasa bir aykırılık görmemiştir (Bu karar hakkında bkz. Jean-Cristophe Car’ın Yorumu, in Revue française de droit consitutionnel, 1995, no.22, s.377-384).

3. 2 Şubat 1995 Tarih ve 95-360 DC Sayılı Karar, Ceza Uzlaşması, Journal officiel, 7 Şubat 1995, s.2097.

Mahkemelerin iş yükünü hafifletmek için Yargı Örgütü ile Hukuk ve Ceza Usulüne İlişkin Kanunun 35’inci maddesi bazı hafif suçlarda cumhuriyet savcısına sanıkla pazarlık yapma imkanı veriyordu. Bu usûle göre savcı, suçunu kabul etmesi ve mağdura verdiği zararı tazmin etmesi şartıyla, en az üç yıl hapis cezası alabilecek sanığa, hakkında ceza davası açmak yerine, ya hazineye belirli bir miktar para ödemesini ya da ücretsiz olarak kamu yararına bir faaliyete katılmasını önerecekti. Eğer sanık bunu kabul ederse, savcı dava açmıyacaktı.

Anayasa Konseyi bu düzenlemeyi anayasaya aykırı görmüştür. Konseye göre burada bir kere devletin temel fonksiyonlarından biri olan adalet dağıtmak görevinin devri söz konusudur. Her ne kadar yetki savcıya veriliyorsa da, ve savcı da aslında meslek olarak bir hakim ise de, yine de gerçek anlamda bir hakim değildir.

İkinci olarak, sanığın kabulüyle bile olsa, bu ceza uzlaşması, 1789 Haklar Bildirgesinin 9’uncu maddesinde garanti altına alınan masumluk karinesinin ihlali niteliğindedir. Zira, sanık uzlaşmayı kabul ettiği an, yargı organının kontrolü dışında, “suçluluğu mahkeme kararıyla saptanmadan”, suçluluğunu zımnen kabul etmektedir. Dahası ceza uzlaşmasının, bir avukat bulunmadan yapılması öngörülüyordu. Yani, savunma hakkına da saygılı değildi. Keza bir yargı organının kontrolüne de tabi değildi. Bu konuda her hangi bir yargısal başvuru yapılamazdı.

Konseye göre ceza muhakemesi alanında iddia makamı ile yargı makamının  birbirinden ayrılması bireysel özgürlüğün güvencesidir. Konsey, böylece adli otorite içinde savcılık ile hakimlik arasında ayrım yapmaktadır. Bireysel özgürlüklerin güvencesi olan adli otorite savcılar değil, hakimler temsil etmektedir. 

 Ceza müeyyidesinin yerine geçen ceza uzlaşması da bireysel özgürlüğe zarar verir. Dolayısıyla, ilgilinin rızasıyla da olsa, sadece iddia makamının yaptığı ceza uzlaşmasıyla belirlenecek tedbirlerin alınması için anayasal gereklere uygun olarak yargı organının, yani hakimlerin kararı gerekir. Sonuçta Anayasa Konseyi bu maddenin anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir (Bu karar hakkında bkz. Thierry S. Renoux’nun Yorumu, in Revue française de droit constitutionnel, 1995, no.22, s.405-410).

4. 27 Temmuz 1995 Tarih ve 95-365 DC Sayılı Karar, Katma Değer Vergisi, Journal officiel, 29 Temmuz 1995, s.11338.

1 Ağustos 1995 tarihinden itibaren katma değer vergisinin normal oranının % 18.60’tan % 20.60’a çıkaran kanuna karşı Sosyalist Partili 60 milletvekili anayasa mahkemesine başvurdular.

Alışılmışın dışında olarak, katma değer vergisi oranlarının yükseltilmesi ek bütçe kanunu ile değil özel bir kanun ile yapılmıştı. Parlamentodaki muhalefet bunu bir usul saptırması olarak gördü. Onlara göre bütçe açığını gidermeye yönelik bu usul ek bütçe kanununda yer almalıydı. Zira öneri kesinlikle konu bakımından bir bütçe kanunu konusuydu.

Anayasa Konseyi  bu başvuruyu reddetmiştir. Konseye göre, mali hükümler sadece bütçe kanununda yer almak zorunda değildir. Diğer normal kanunlarda da yer alabilir. Bütçe kanununun uygulanması döneminde bir normal kanun ile vergi kanunlarında bir değişiklik yapılabilir (Bu karar hakkında bkz. Loic Philip’in Yorumu, in Revue française de droit consitutionnel, 1995, no.24, s.783-787).

5. 28 Aralık 1995 Tarih ve 95-369 DC Sayılı Karar, 1996 Yılı Bütçe Kanunu, Journal officiel, 31 Aralık 1995, , s.19099.

4 mart 1993 tarihli bir Bakanlık Kararnamesi sivil hava meydanlarında yürütülen teknik kontrol masraflarını, zorunlu aidat ihdas etmek suretiyle, hava taşıma işletmeleri arasında paylaştırıyordu. Bu Bakanlık Kararnamesi Fransız Danıştayı (Conseil d’Etat) tarafından 10 Şubat 1995 tarihli karar ile iptal edilmişti.

Fransa’da idari yargının iptal kararlarının mali sonuçlarını silmek için hükümetin sistematik olarak başvurduğu bir uygulama vardır. Buna “kanun koyucu tarafından geçerlilik kazandırma (validation législative)” ismi verilir. Bu usulde idari yargı tarafından iptal edilen bir idari işlem yasama organı tarafından bu sefer kanunla kabul edilir, yahut onun doğurduğu sonuçları etkisiz hale getiren bir kanun çıkarılır.

Yukarıda zikredilen bakanlık kararnamesini iptal eden Conseil d’Etat’nın 10 Şubat 1995 tarihli iptal kararını da etkisiz hale getirmek için hükümet bu “validation législative” usulünü kullanmıştı.

Yasama organı Conseil d’Etat’nın bu kararı nedeniyle sivil hava taşıma işletmelerinden tahsil edilemeyen aidatları tahsil etmek amacıyla, 1996 Yılı Bütçe Kanununa iki madde koydu (m.97 ve 98).

97’nci madde 1991 ilâ 1995 yılları için, geçmişe yürür bir şekilde, hava alanı hizmetleri için aidatların oranlarını tespit etmeye ilgili bakanları yetkili kılıyordu.

Anayasa Konseyine Başvuran muhalefet milletvekilleri bu maddenin “kesin hüküm” (chose jugée) ilkesini ihlal ettiğini, zira Conseil d’Etat’nın kararını ihlal ederek bir düzenleme getirdiğini ileri sürüyorlardı.

Anayasa Konseyi başvurucuların bu istemini 97’inci madde hakkında reddetmiştir. Konseye göre bu düzeneleme kesin hüküm ilkesini ihlal etmemektedir. Zira sadece ilgili bakana aidatın miktarını tespit etme yetkisi vermektedir.

Bütçe Kanunun 98’inci maddesi ise, Conseil d’Etat tarafından iptal edilen teknik kontrole ilişkin masrafları hava işletmeleri arasında paylaştıran bakanlık kararnamesi uyarıncı daha önceden alınan aidatları geçerli hale getiriyordu.

Davayı açan milletvekilleri eğer bununla yasa koyucu aidatları geçmise yürür bir şekilde ihdas etmek istiyorsa, bunun konu bakımından bütçe kanununa giremeyeceğini, yok eğer bununla yasa koyucu geçmişe yürür bir vergi koymak istiyorsa, bu konuda yetki bakımından hukuka aykırılık bulunduğunu, zira bizatihi verginin oranlarının yasa koyucu tarafından tespit edilmediğini ileri sürüyorlardı.

Bu itirazları dikkate almaksızın Anayasa Konseyi kanun koyucunun idari işlemleri geçerli kılmak için geçmişe yürür hükümler koyma yetkisine sahip olduğunu, ancak bu yetkiyi sadece genel yarar düşüncesiyle kullanabileceğine hükmetmiştir. Konsey, somut olayda bu şarta uyulmadığını düşünmektedir. Konseye göre, salt mali yarar düşüncesi bizatihi bir kamu yararı sebebi değildir: “Söz konusu meblağ  ve sivil havacılık ek bütçesinin mali dengesi genel koşulları açısından, sadece mali yarar düşüncesi, daha önceden alınmış bir mahkeme kararının etkilerini silmeye kanun koyucuyu yetkili kılmaz. Başvuranların diğer itirazlarına bakılmaksızın, 98’inci maddeyi anayasa aykırı olarak görmek gerekir”.

Anayasa Konseyi, bu kararla bir yargı kararının mali sonuçlarını silmek için hükümetin Fransa’da sistematik olarak başvurduğu idari yargı tarafından iptal edilen idari işlemlere yasakoyucunun geçerlik kazandırması uygulamasını sınırlandırmak  istemiştir. Anayasa Konseyine göre böyle bir uygulamaya, ancak kamu yararı gerektirdiği durumlarda başvurulabilir ve basit bir mali yarar düşüncesi (bütçe dengesi) kamu yararı olarak değerlendirilemez (Bu karar hakkında bkz. Loic Philip’in Yorumu, in Revue française de droit consitutionnel, 1996, , s.119-131).


 

* Yard.Doç.Dr., Uludağ Universitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.

[1]. Fransız Anayasa Konseyi kararları bu Konsey tarafından yayınlanan Recueil des décisions de Conseil constitutionnel’de yayımlanmaktadır. Bu kararların yorumu Revue française de droit constitutionnel ve Revue de droit public’te yapılmaktadır. Keza bu kararlardan önemlileri diğer anayasa mahkemelerinin  kararları ile birlikte Annuaire international de justice constitutionnelle ve Avrupa Konseyine bağlı Venedik Komisyonu tarafından hazırlanan Bulletin de jurisprudence constitutionnelle’de bulunabilir. Keza 1997 yılından itibaren tüm kararlarına internetten http://www.conseil-constitutionnel.fr adresinden ulaşılabilir. 

[2]. Kemal Gözler, “Fransız Anayasa Konseyi Kararları Kroniği: 1994”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 44, 1995, Sayı 1-4, s.109-819.

[3]. Fransız  Arayasasının 56’ncı maddesine göre, 9 üyeden oluşan Konsey’e üç üye Cumhurbaşkanı, üç üye Millet Meclisi Başkanı, üç üye de Senato Başkanı tarafından her hangi bir koşula bağlı olmaksızın atanırlar.

[4]. Dominique Rousseau, “Chronique de jurisprudence constitutionnelle”, Revue du droit public, 1996, s.13.

[5]. ­­­Ibid.

[6]. Thierry Di Manno, “Chronique de contentieux contitutionnel”, Revue française de droit consitutionnel, 1996, no.26, s.382.

[7].  Rousseau, op. cit., s.56.

 


Copyright

(c) AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi + Kemal Gözler. Bu makaleye izin almadan link verilebilir. Ancak, bu makale, önceden izin almaksızın ne suretle olursa olsun, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, tekrar yayınlanamaz, başka internet sitelerine metin olarak konulamaz. İzin için AÜHFD'ye + yazarına başvurunuz.

Alıntılar (İktibas) Konusunda Açıklamalar

Bu makaleden yapılacak alıntılarda (iktibaslarda) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şu şartlara uyulmalıdır: (1) İktibas, bir eserin “bazı cümle ve fıkralarının” bir başka esere alınmasıyla sınırlı olmalıdır (m.35/1). (2) İktibas, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla yapılmalıdır (m.35/3). (3) İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır (m.35/5) [Bilimsel yazma kurallarına göre, aynen iktibasların tırnak içinde verilmesi ve iktibasın üç satırdan uzun olması durumunda iktibas edilen satırların girintili paragraf olarak dizilmesi gerekmektedir]. (4) İktibas ister aynen, ister mealen olsun, eserin ve eser sahibinin adı belirtilerek iktibasın kaynağı gösterilmelidir (m.35/5). (5) İktibas edilen kısmın alındığı yer belirtilmelidir (m.35/5).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 3.3.2004 tarih ve 5101 sayılı Kanunla değişik 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, 35’inci maddeye aykırı olarak “kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak” göstererek iktibas yapan kişileri, 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis veya 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisiyle birlikte cezalandırmaktadır. 

Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18 Şubat 1981 tarih ve E.1980/1, K.1981/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre kararına göre, “iktibas hususunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi tazminat isteyebilir”.

Bu makaleden yukarıdaki şartlara uygun olarak alıntı yapılırken bu makaleye şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Kemal Gözler, “Fransız Anayasa Konseyi Kararları Kroniği: 1995”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 46, 1997, Sayı 1-4, s.159-167. (www.anayasa.gen.tr/kronik95.htm; erişim tarihi).

 


Bu makalenin aslı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinde yayınlanmıştır.

Buraya konulmasına izin verdiği için AÜHFD'ye çok teşekkür ederim.


Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr (Nisan-Mayıs 2004)

Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/kronik95.htm  (20 Mayıs 2004)

Editör: Kemal Gözler


 

 


Editör: Kemal Gözler

E-Mail: kgozler[at]hotmail.com

Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr