TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ

 anayasa.gen.tr

Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr

 

 

 

4 Kasım 2006 Tarihinde Yapılan

T.C. İçişleri Bakanlığı Kaymakam Adaylığı Sınavı”nda
Sorulan Anayasa ve İdare Hukuku Sorularında
Hatalı Olduğunu Düşündüğümüz Soru

 

 

Doç. Dr. Kemal Gözler 

 

Soru sırası, ÖSYM’nin resmi internet sitesinde yayınlanan A Grubu Soru kitapçığındaki sorulara göredir. Söz konusu soru kitapçığına izleyen adresten ulaşılabilir:

http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF7A2395174CFB32E166D0D09E4A9A74F3

 

 

SORU 12

A türü kitapçığının “Yasama yetkisinin asliliği ne demektir?” şeklindeki 12 numaralı soru kanımızca hatalıdır.  

(Sorunun metnine http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF7A2395174CFB32E166D0D09E4A9A74F3  den ulaşılabilir)

 

AÇIKLAMA: Bu sorunun doğru cevabı olarak cevap anahtarında E şıkkı verilmiştir. E şıkkında, yasama yetkisinin asliliği, “yasama organının, bir konuyu başka bir işlemle kendisine yetki verilmesine gerek kalmadan, doğrudan Anayasa’dan kaynaklanan bir yetkiyle ilk elden düzenleyebilmesi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım yanlıştır. Çünkü, yasama yetkisi Anayasadan kaynaklanmaz. Zaten Anayasadan kaynaklanıyor olsa bu yetkiye “aslî” bir yetki denemez. Yasama yetkisi secundum constitutionem (anayasanın kaynaklanan) bir yetki değil, sadece intra constitutionem (anayasa içi) bir yetkidir. Yani yasama organı Anayasadan yetki almadığı bir konuyu dahi kanunla düzenleyebilir. Yasamanın düzenleme yapması için, Anayasadan yetki almasına ihtiyacı yoktur; yasama organı sadece anayasaya aykırı düzenleme yapmamakla görevlidir. Dolayısıyla E şıkkında geçen “doğrudan Anayasa’dan kaynaklanan bir yetkiyle” ibaresi yanlıştır. Bu konuda bkz.: Kemal gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, bursa, Ekin, 3. Baskı, 2005, s.214. İlgili başlık aşağıya alınmıştır:  

2. Yasama Yetkisinin Aslîliği

Yasama yetkisinin aslîliği XE "Yasama yetkisi aslîliği"  (ilkelliği), yasama organının bir konuyu doğrudan doğruya, yani araya başka bir işlem girmeksizin düzenleyebilmesi anlamına gelir[1]. Aşağıda yürütme organının düzenleyici işlem yapma yetkisini inceleyeceğimiz yerde ayrıca görüleceği gibi, yürütme organı, yasama organı tarafından önceden düzenlenmemiş bir alanı doğrudan doğruya düzenleyemez[2]. Yürütme organının işlemleri kanuna dayanmak zorundadır. Kanun olmayan yerde, yürütme de yoktur[3]. Bu anlamda yürütme organının işlemleri, kanundan kaynaklanan, yani secundum legem XE "secundum legem"  işlemlerdir[4]. Oysa yasama organı, bir alanı doğrudan doğruya düzenleyebilir. O alanın daha önce anayasayla düzenleniyor olmasına gerek yoktur. Anayasanın hiçbir şekilde düzenlemediği bir alanı, yasama organı, ilk elden düzenleyebilir. Bu anlamda yasama yetkisi, “ilk-el”, “aslî” bir yetkidir. Yasama organının anayasaya dayanma zorunluluğu yoktur. Yasama organının tek zorunluluğu, anayasaya aykırı düzenleme yapmamaktır[5]. Kanun anayasa karşısında secundum constitutionem XE "secundum constitutionem"  değil, sadece intra constitutionem XE "intra constitutionem"  olmak zorundadır[6]. Yasama organı, bir konuyu ilkel, özerk ve serbest olarak düzenleyebilir. Yürütme organı, kendisini yetkilendiren bir kanun hükmüne dayanmaksızın hiçbir işlem yapamaz. Oysa, yasama organının çıkardığı kanun bu organın sahip olduğu “teşebbüs kudreti XE "teşebbüs kudreti"  (puissance d’initiative)”ne dayanır. Bu şu anlama gelir ki, yasama organı, belli bir kanunu çıkarabilmek için, hiçbir metnin ön iznine tâbi değildir. Anayasanın “yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir” diyen 7’nci maddesinde aldığı genel yetki ile her konuyu doğrudan doğruya düzenleyebilir[7].

 

 

 

SORU 45

DÜZELTME ve ÖZÜR

10 Kasım 2006 Cuma günü 12-14 arasında iki saat kadar bir süreyle bu sayfada 45. sorunun D şıkkındaki “Özel mallar haczedilemez” şeklindeki ifadenin yanlış olduğu yolunda bir yazı yayınlanmıştır. İdare hukukunda özel malların haczedilemezliği diye genel bir ilke yoktur. Ancak sorunun başlığı okunduğunda D şıkkındaki “özel mallar"dan genel olarak idarenin özel malları değil, Devlet tüzel kişiliği içindeki genel ve katma bütçeli idarelerin (5018 sayılı Kanundan sonra merkezi yönetim bütçesine tabi idare ve kurumların) malları kastedildiği anlaşılmaktadır. Zira, sorunun başında "İdareye ait özel mallar" denmemekte, "Devlete (hazineye) ait özel mallarla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?”  denmektedir. Devlet tüzel kişiliğine ait mallar ise, özel mal-kamu malı ayrımı yapılmaksızın haczedilemez. Çünkü İcra ve İflas Kanununun 82'nci maddesi, "Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar"ın haczedilemeyeceğini belirtmektedir.

Sorunun başlığına gereken dikkati göstermeden  D şıkkındaki “Özel mallar haczedilemez” şeklindeki ifadenin yanlış olduğunu yazmış olmam bir hatadır ve bundan dolayı hatalı yazımın yayında kaldığı iki saat boyuncu bu yazıyı okuyan anayasa.gen.tr okuyucularından ve sınava giren adaylardan özür diliyorum.  K. Gözler.

 


 

 

Editör: Kemal Gözler

E.mail: kgozler[at]hotmail.com

Ana sayfa: www.anayasa.gen.tr

Konuluş Tarihi: 10 Kasım 2006, Saat 12

Kaydırılış Tarihi: 10 kasım  2006, Saat 14

Düzeltilerek Tekrar konuluş Tarihi: 10 Kasım 2006, Saat 16