TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ

www.anayasa.gen.tr

 


Kemal Gözler, “Hukuk Eğitiminde Ders Kitapları Nasıl Olmalıdır? Institutiones’in Yaklaşımı”, Terazi: Aylık Hukuk Dergisi,  Yıl 2, Sayı 15, Kasım 2007, s.99-103.
<
www.anayasa.gen.tr/institutiones.htm >
(Konuluş Tarihi: 29 Kasım 2007)

Aynı makaleyi word dokümanı olarak indirmek için burasını tıklayınız. ( www.anayasa.gen.tr/institutiones.doc  )


(Makalenin yayınlandığı dergideki sayfa numaraları aşağıda metin içinde (s.XX) şeklinde gösterilmiştir). 

 

 

(s.99)

 

Terazi: Aylık Hukuk Dergisi,  Yıl 2, Sayı 15, Kasım 2007, s.99-103.


Hukuk Eğitiminde Ders Kitapları Nasıl Olmalıdır?
InstItutIones’in Yaklaşımı

 

 

Prof. Dr. Kemal Gözler*

ÖZET:

Makalede hukuk eğitiminde kullanılan ders kitaplarının hacim bakımından kısa, içerik bakımından ise açık ve basit olması gerektiği savunulmaktadır. Hukuk fakültesi lisans öğrencilerine yönelik olarak yazılmış olan ders kitapları, konuların ayrıntılarına girmemeli, incelediği konunun temel ilkelerini vermekle yetinmelidir. Roma hukukunun en önemli kaynağı olan Corpus Iuris Civilis’in bir parçası Institutiones’in hukuk eğitimine yönelik yaklaşımı da budur.  

Anahtar Kelimeler: Hukuk Eğitimi, Ders Kitabı, Jüstinyen, Corpus Iuris Civilis, Institutiones,  Codex.

Bilindiği gibi hukuk eğitiminde pek çok sorun var. Bu sorunlar üzerinde şimdiye kadar pek çok şey söylendi. Ama bizim görebildiğimiz kadarıyla hukuk eğitiminde üzerinde pek durulmayan bir sorun daha vardır: Ders kitabı sorunu.

Ders Kitabı Sorunu

Kanımızca ülkemizdeki ders kitaplarının başlıca iki sorunu vardır: Kalınlık ve bulanıklık sorunu.

1. Kalınlık Sorunu.- Ülkemizde hukuk fakültelerinde okutulan ders kitaplarının çoğunluğu gereğinden fazla kalındır. Hukuk öğrencileri, eskiden olduğu gibi günümüzde de, bir ders için çoğunlukla bin sayfaya yakın veya bazen binlerce sayfadan oluşan ders kitaplarını okumak zorunda kalmaktadırlar. Sıddık Sami Onar’ın üç ciltlik idare hukuku kitabı bu alanda en tipik tarihsel örnektir. Hukuk fakültesi lisans öğrencilerine okutulan bu ders kitaplarında, o alanın temel ilkeleri değil, o alanda ne kadar bilgi varsa hepsi, en ince ayrıntılarına kadar anlatılmaya çalışılır. Şüphesiz bir hukuk alanını en ince ayrıntılarına kadar inceleyen kitaplara da ihtiyaç vardır. Ancak, kanımızca, (s.100) hukuk fakültesi lisans öğrencilerinin bir dersi en ince ayrıntılarına kadar öğrenmeleri ne gerekli, ne de yararlıdır. Öğrencilere bir derste ayrıntıların öğretilmesi, o alanı daha ilk kez tanıyan öğrenciyi korkutmakta, onun hevesini kırmakta, öğrenciyi boğmakta ve giderek öğrenciyi başarısızlığa itmektedir. Bilindiği gibi ülkemizde hukuk fakültesini normal süresi içinde bitiren öğrenci sayısı pek azdır. Keza hukuk fakültesini terk eden ve başka alanlara yönelen öğrenci sayısı da pek fazladır. Kanımızca Türkiye’de hukuk eğitimini terk eden veya hukuk fakültesini normal zamanında bitiremeyen öğrencilerin suçu, yeterince zeki olmamaları veya tembel olmaları değildir. Kanımızca hukuk öğrencilerinin başarısızlığının altında yatan nedenlerden biri yukarıda açıklamaya çalıştığım ders kitaplarının kalınlığı sorunudur. Lisans öğrencilerine yönelik olarak yazılmış ders kitapları hacim olarak fazla büyük olmamalı, o alanın ayrıntılarını değil, sadece temel ilkelerini öğretmekle yetinmelidir. Eğer bir hukuk alanının tamamı en ince ayrıntılarına kadar lisans düzeyinde zaten öğretilecekse, yüksek lisans ve doktora eğitimine ne gerek var?

Kitapların hacmi bakımından Fransa’da kitaplar, manuel (manüel okunur) ve traité (trete okunur) şeklinde ikiye ayrılır. Traité’lerde bir hukuk alanının tamamı bütün ayrıntılarıyla incelenir. Bunlar, iki, üç ciltlik ve hatta bazen on ciltlik eserlerdir. Manuel’lerde ise bir hukuk alanını o alanın ayrıntılarına girilmeksizin, temel ilkeleri, ana hatları itibarıyla incelenir. Manuel’ler adı üstünde elle taşınabilen, ele avuca sığan kitaplardır. Bunlar birkaç yüz sayfalık kitaplardır. Genellikle de 800 sayfayı geçmezler. Örneğin meşhur anayasa hukukçusu Léon Duguit’nin (Leon Dügi okunur) anayasa hukuku Traité’si beş cilttir[1]. Ancak aynı yazarın anayasa hukuku Manuel’i tek cilttir ve sadece 605 sayfadır[2]. Fransa’da hukuk fakültesi lisans öğrencileri anayasa hukuku dersinde Duguit’nin beş ciltlik Traité’sini değil, 605 sayfalık Manuel’ini okumuşlardır.  Türkiye’de de hukuk kitapları arasında traité-manuel ayrımına benzer bir ayrım yapılması ve hukuk fakültesi lisans öğrencilerine traité niteliğinde kitapların değil, manuel niteliğindeki kitapların okutulmasında yarar vardır.

2. Bulanıklık Sorunu.- Hacim bakımından ister kalın olsun, ister ince olsun, hukuk ders kitaplarında rastlanan ikinci sorun bulanıklık sorudur. Bu kitaplarda sadece hukuk kuralı değil, hukuk kuralı hakkında yorumlar, eleştiriler, görüşler, karşı görüşler verilir. Henüz hukuk eğitiminin başında olan öğrenci daha kuralı öğrenmeden bu kural hakkındaki doktriner tartışmaları öğrenmek zorunda kalır. Yazarlar o kadar çok görüş verirler ki öğrenci yazarın kendi görüşünün ne olduğunu anlayamaz. Hukuk kitaplarının çoğunda (s.101) “dır”la biten kesin cümleler değil, “olabilir”, “yapabilir”, “edebilir”, “söylenebilir” şeklinde tereddüt içeren cümleler vardır. Öğrenci bir türlü işin doğrusunu öğrenemez. Aslında ders kitabını yazan hocanın kendisi de pek muhtemelen işin doğrusunu bilmemektedir. Hocalar düşünüp işin doğrusunu bulup, bunu yazmak yerine bu konuda bilmen kaç tane değişik görüşü yazıyorlar. Uzun lafın kısası ülkemizde hukuk ders kitapları alanında bulanıklık, karmaşa ve hatta bir kaos hakimdir. Bu kaostan başarıyla çıkıp hukuk fakültesini bitirebilen öğrencileri gerçekten kutlamak gerekir.

Ben, Türkiye’de yazılmış hukuk ders kitaplarının yukarıda açıklamaya çalıştığım iki kusurla malûl olduğunu düşünürken, bir başka vesileyle Corpus Iuris Civilis’i okumaya başladığımda, Doğu Roma İmparatorluğunda, yani İstanbul’da hukuk eğitimi alanında Corpus Iuris Civilis’ten önce de benzer bir kaos yaşandığını ve İmparator Jüstinyen’in Corpus Iuris Civilis ile bu kaosa son verdiğini gördüm ve bu benzerlikten dolayı hayrete düştüm ve okuduğum birkaç şeyi aşağıda bu derginin okuyucularıyla paylaşmak istedim.

Institutiones’e Göre Hukuk Eğitimi

İstanbul’da M.S. 529-533 yıllarında Doğu Roma İmparatoru Jüstinyen tarafından hazırlatılıp yürürlüğe konulan Corpus Iuris Civilis’ten önce Roma İmparatorluğunda hukuk eğitiminde tam bir kaos vardı. Corpus Iuris Civilis’ten önce hukuk kuralları dağınık haldeydi. Hukuk kitapları ise uzun, karışık ve anlaşılmazdı. Üstelik F. H. Lawson’ın ifadesine göre “hiçbir servetin satın alamayacağı ve hiçbir yeteneğin sindiremeyeceği (no fortune could purchase and no capacity could digest)” sayıda hukuk kitabı vardı[3]. Jüstinyen, Corpus Iuris Civilis’in bir parçası olan Digesta’nın başlangıcının “kanunların insanın anlama kapasitesini aşan sonsuz bir karmaşa içinde (ita esse confusum, ut in infinitum extendatur et nullius humanae naturae capacitate concludatur)” olduğunu söylüyordu[4]. Dolayısıyla hukuk eğitimi olağanüstü zordu. Rivayete göre hukuk öğrencileri, hukuk hocalarını İmparator Jüstinyen’e şikayet ederler[4a].  Bunun üzerine imparator Jüstinyen bir yandan dağınık hukuk kurallarının derlenmesini emreder ki ortaya Corpus Iuris Civilis’in bir parçası olan Codex çıkar (7 Nisan 529). Jüstinyen diğer yandan, hukuk öğrencileri için, açık ve basit bir ders kitabı hazırlanmasını emreder ki ortaya Institutiones (Dersler) çıkar (M.S. 21 Kasım 533). Bu husus, Justinyen’in ağzından daha Institutiones (s.100) başlangıcında (Proemium) “hukuk öğrenmek isteyen gençler (cupidae legum iuventuti)”e hitaben şu şekilde açıklanır:

Şimdiye kadar karmakarışık olan kanunlarımızı uyumlu hale (constitutiones antea confusas in luculentam ereximus consonantiam) getirdikten sonra, artık kulaklarınız ve beyniniz gereksiz ve yanlış şeyler (tam aures quam animae vestrae nihil inutile nihilque perperam positum) işitmesin, ama sadece uygulanabilecek olan şeyler öğrenesiniz diye (sed quod in ipsis rerum optinet argumentis), Tribonian, Theofilus ve Dorotheus’u, hukuk biliminin temel unsurlarını (legitimae scientiae prima elementa) içeren bu kitabı hazırlamakla görevlendirdik. Bu kanunları şevk ve arzuyla öğreniniz ve kendinizi öyle yetiştiriniz ki, öğreniminizin sonunda, devletimizin size emanet edilecek kısımlarını yönetmeye ehil olun[5].

Aynı bakış açısı Institutiones’in birinci kitabının ilk başlığının ikinci paragrafında da şu şekilde açıklanır:

“Hukukunun öğretilmesinde en uygun yol, konuları önce açık ve basit bir şekilde (si primo levi ac simplici) açıklamak, sonra da her bir konuyu ayrıntılarıyla ve tam olarak (post deinde diligentissima atque exactissima interpretatione singula) incelemektir. Yok eğer henüz acemi ve bilgisiz olan öğrencinin beynini daha başlangıçta pek çok şeyle doldurmaya (s.103) (ab initio rudem adhuc et infirmum animum studiosi multitudine ac varietate rerum oneraverimus) kalkarsak, şu iki şeyden biri olur (duorum alterum aut): Ya öğrenci hukuk eğitiminden kaçar (desertorem studiorum); ya da normalde kolay bir yoldan (ad quod leniore via) daha çabuk ulaşabileceği bir noktaya ancak çok büyük bir emekle (cum magno labore eius) ve çoğunlukla da kendine güvenini yitirdikten (saepe etiam cum diffidentia) sonra ulaşır”[6].

Codex ve Institutiones yürürlüğe girdikten sonra İmparator Jüstinyen, sadece Codex’in uygulanmasını ve hukuk fakültelerinde ders kitabı olarak sadece Institutiones’in okutulmasını emreder. Yeni uygulamayı desteklemek için Jüstinyen bütün eski Roma kanun kitaplarının imha edilmesini emreder[7]. Jüstinyen bununla da yetinmez, Codex ve Institutiones’in yorumlanmasını yasaklar. Zira ona göre bunlar “kayadan akan su kadar berrak (clair comme de l'eau de roche)”tır[8].

Avrupa’da 1700’lere kadar bütün hukuk fakültelerinde ders kitabı olarak açık ve basit bir kitap olan Institutiones okutulmuştur. Ancak daha sonraları Institutiones’in yerini başka kitaplar almaya başladı. Günümüz Türkiye’sinde de hukuk eğitimi Jüstinyen’den önceki hukuk eğitimini andırmaktadır. Yukarıdaki alıntıya sanıyorum Türkiye’de hukuk fakültesine gitmiş olan herkes hak verecektir: Türk hukuk fakültelerinde, henüz bilgisiz olan öğrencilerin beyni daha başlangıçta pek çok ayrıntıyla doldurulmaya çalışılmaktadır. Neticede öğrencilerin bir kısmı hukuk eğitimi terk etmektedir. Öğrencilerin diğer bir kısmı ise normalde kolayca ulaşabilecekleri bir noktaya, ancak çok ağır bir çalışmayla ve çoğunlukla da kendilerine güvenlerini yitirdikten sonra ulaşabilmektedirler.

Günümüzde Institutiones ayarında kısa, açık ve basit ders kitapları yazmak ve bulanık ders kitaplarını tasfiye etmek gerekir. Nasıl Jüstinyen’in Institutiones’i M.S. 533 yılından sonra Doğu Roma’daki, yani İstanbul’daki hukuk öğrencilerini işkenceden kurtarmış ise, günümüz Türkiye’sinde de hukuk öğrencilerini işkenceden kurtaracak ders kitaplarının yazılması lazımdır. Üzülerek belirtmek gerekir ki, günümüz Türkiye’sinde, İstanbul’da 1400 küsur sene önce yürürlükte olan Jüstinyen’in Codex’i kalitesinde bir Medenî Kanun, yine aynı zamanda yazılmış olan Institutiones berraklığında bir medenî hukuk ders kitabı yoktur.


 

* Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi.

[1] Léon Duguit, Traité de droit constitutionnel, Paris, Ancienne librairie fontemoing, 1921-1925, 5 Cilt.

[2] Léon Duguit, Manuel de droit constitutionnel, Paris, Ancienne librairie fontemoing, Dördüncü Baskı, 1923, 605 s.

[3] F. H. Lawson, The Roman Law Reader,  Dobbs Ferry, New York, Oceana, 1969, p.16’dan nakleden John W. Head, “Codes, Cultures, Chaos, And Champions: Common Features of Legal Codification Experiences in China, Europe, and North America”, Duke Journal of Comparative & International Law, Vol 13/1, 2003, s.48, <htps://www.law.duke.edu/journals/djcil/downloads/djcil13p1.pdf>

[4] IUSTINIANI DIGESTA, De conceptione Digestorum, Recognovit Theodorus Mommsen  /  Retractavit Paulus Krueger (Corpus Iuris Civilis, I, Berlin, 1954) http://web.upmf-grenoble.fr/Haiti/Cours/Ak/>; H. Hulot, Les cinquantes livres du Digeste, I, Metz-Paris, 1803, s.2-19) <http://web.upmf-grenoble.fr/Haiti/Cours/ Ak/Francogallica/Deo_fran_Hulot. html>.

[4a]. Tekin Akıllıoğlu, "Yönetim Hukukumuz ve Geleceği", http://www.idare.gen.tr/akillioglu-yonetim.htm.

[5] Institutiones, Proemium. Orijinal Latince Metin: Corpus Iuris Civilis (Ed. Paul Kreuger), Berlin, 1954 <http://web.upmf-grenoble.fr/Haiti/Cours/Ak/>. Fransızca çevirisi: J.-L.-E. Ortolan, Explication historique des Instituts..., II, 6e éd., Paris, 1857, s.13-16 <http://web.upmf-grenoble.fr/Haiti/Cours/Ak/Francogallica/preface_fran_Ortolan.htm>. İngilizce Çevirisi:  J. B. Moyle, The Institutes of Justinian, 5th ed., Oxford, 1913 <http://web.upmf-grenoble.fr/Haiti/Cours/Ak/Anglica/just_proem_Moyle.htm>.

Yukarıdaki metin şu metnin özet çevirisidir:

2. Et cum sacratissimas constitutiones antea confusas in luculentam ereximus consonantiam, tunc nostram extendimus curam et ad immensa prudentiae veteris volumina et opus desperatum, quasi per medium profundum euntes, caelesti favore iam adimplevimus.

3. Cumque hoc Deo propitio peractum est, Triboniano, viro magnifico, magistro et ex quaestore sacri palatii nostri, nec non Theophilo et Dorotheo, viris illustribus, antecessoribus, quorum omnium sollertiam et legum scientiam et circa nostras iussiones fidem iam ex multis rerum argumentis accepimus, convocatis, specialiter mandavimus ut nostra auctoritate nostrisque suasionibus componant Institutiones:  ut liceat vobis prima legum cunabula non ab antiquis fabulis discere, sed ab imperiali splendore appetere, et tam aures quam animae vestrae nihil inutile nihilque perperam positum, sed quod in ipsis rerum optinet argumentis, accipiant, et quod in priore tempore vix post quadriennium prioribus contingebat, ut tunc constitutiones imperatorias legerent, hoc vos a primordio ingrediamini, digni tanto honore tantaque reperti felicitate, ut et initium vobis et finis legum eruditionis a voce principali procedat. 

4. Igitur post libros quinquaginta digestoram seu pandectarum, in quos omne ius antiquum collatum est (quos per eundem virum excelsum Tribonianum nec non ceteros viros illustres et facundissimos confecimus), in hos quattuor libros easdem institutiones partiri iussimus, ut sint totius legitimae scientiae prima elementa. 

7. Summa itaque ope et alacri studio has leges nostras accipite et vosmet ipsos sic eruditos ostendite, ut spes vos pulcherrima foveat, toto legitimo opere perfecto, posse etiam nostram rem publicam in partibus eius vobis credendis gubernare.

[6] “His generaliter cognitis et incipientibus nobis exponere iura populi Romani ita maxime videntur posse tradi commodissime, si primo levi ac simplici, post deinde diligentissima atque exactissima interpretatione singula tradantur.  Alioquin si statim ab initio rudem adhuc et infirmum animum studiosi multitudine ac varietate rerum oneraverimus, duorum alterum aut desertorem studiorum efficiemus aut cum magno labore eius, saepe etiam cum diffidentia, quae plerumque iuvenes avertit, serius ad id perducemus ad quod leniore via ductus sine magno labore et sine ulla diffidentia maturius perduci potuisset.” Intitutiones, I, 1, 2.

[7] http://www.bc.edu/schools/law/library/about/rarebook/exhibitions/raf01.html

[8] http://fr.wikipedia.org/wiki/Corpus_juris_civilis

 

 


Copyright

(c) Kemal Gözler + Seçkin Yayıncılık (Terazi Dergisi). 2007. Bu sayfaya izin almadan link verilebilir. Ancak, bu web sayfası, önceden izin almaksızın ne suretle olursa olsun, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, tekrar yayınlanamaz, dağıtılamaz, başka internet sitelerine metin olarak konulamaz. İzin için kgozler[at]hotmail.com adresine başvurunuz. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 3 Mart 2004 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71 ve 72’nci maddeleri, bir fikir ve sanat eserini herhangi bir yöntemle çoğaltanları, dağıtanları, satanları, elinde bulunduranları, paraya çevrilmeksizin, 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis cezası veya 50.000 YTL'den 150.000 YTL'ye  kadar ağır para cezasıyla veya zararın ağırlığı dikkate alınarak bunların her ikisiyle birden cezalandırmaktadır.

Alıntılar (İktibas) Konusunda Açıklamalar

Bu çalışmadan yapılacak alıntılarda (iktibaslarda) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şu şartlara uyulmalıdır: (1) İktibas, bir eserin “bazı cümle ve fıkralarının” bir başka esere alınmasıyla sınırlı olmalıdır (m.35/1). (2) İktibas, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla yapılmalıdır (m.35/3). (3) İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır (m.35/5) [Bilimsel yazma kurallarına göre, aynen iktibasların tırnak içinde verilmesi ve iktibasın üç satırdan uzun olması durumunda iktibas edilen satırların girintili paragraf olarak dizilmesi gerekmektedir]. (4) İktibas ister aynen, ister mealen olsun, eserin ve eser sahibinin adı belirtilerek iktibasın kaynağı gösterilmelidir (m.35/5). (5) İktibas edilen kısmın alındığı yer belirtilmelidir (m.35/5).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 3 Mart 2004 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, 35’inci maddeye aykırı olarak “kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak” göstererek iktibas yapan kişileri, 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis cezası veya 50.000 YTL'den 150.000 YTL'ye  kadar ağır para cezasıyla veya zararın ağırlığı dikkate alınarak bunların her ikisiyle birden cezalandırmaktadır.

Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18 Şubat 1981 tarih ve E.1980/1, K.1981/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre kararına göre, “iktibas hususunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi tazminat isteyebilir”.

Yukarıdaki şartlara uygun olarak alıntı yapılırken bu çalışmaya şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Kemal Gözler, “Hukuk Eğitiminde Ders Kitapları Nasıl Olmalıdır? Institutiones’in Yaklaşımı”, Terazi: Aylık Hukuk Dergisi,  Yıl 2, Sayı 15, Kasım 2007, s.99-103. < www.anayasa.gen.tr/institutiones.htm > (Konuluş Tarihi: 29 Kasım 2007)

 


 

Editör: Kemal Gözler

E.mail: kgozler[at]hotmail.com

Ana sayfa: www.anayasa.gen.tr

Bu sayfa: www.anayasa.gen.tr/institutiones.htm

Konuluş Tarihi: 29 Kasım 2007