TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ  [www.anayasa.gen.tr]


Kemal Gözler, İdare Hukuku, Bursa Ekin Kitabevi Yayınları, 2003, Cilt I, s.3-9'dahn alınmadır   (www.anayasa.gen.tr/.danistay.htm. 15 Mayıs 2004).


Danıştay Kararları

(Danıştayın kendisi hakkında bilgi bu sayfanın sonundarır)

 


DANIŞTAY KARARI ARAMA

1. Danıştay Bilgi Bankası Karar Erişim Sistemi : http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp

2. Kazancı İçtihat Bankası http://www.kazanci.com.tr http://www.kazanci.com.tr/kho2/ibb/danistayindex.htm

http://rega.basbakanlik.gov.tr  (Resmi Gazete http://rega.basbakanlik.gov.tr  nin "fihrist" kısmına tıklayarak (http://rega.basbakanlik.gov.tr/Fihrist/fihrist.asp ) açılan sayfada "MEVZUAT TÜRÜ" kısmından "DANIŞTAY KARARLARI" seçilip arama yapılabilir). Bu şekilde oluşturulmuş bir liste için burasını tıklayınız.


Danıştay kararları 1937-1971 yılları arasında Danıştay Kararlar Dergisinde; 1971-2002 yılları arasında Danıştay Dergisinde yayınlanmıştır. 2003 yılından itibaren ise Danıştay kararları Danıştay Kararlar Dergisi isimli yeni bir dergide yayınlanmaya başlanmıştır. Bu dergi yılda üç defa çıkmaktadır.

Danıştay Dergisi.- Danıştay Dergisi, Danıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü tarafından hazırlanmakta ve satış ve abone işleri Danıştay Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı (Ihlamur Sokak, nº 4, Yenişehir 06448 Ankara, Tel: 0312 425 41 26) tarafından yürütülmektedir. Danıştay Dergisi en son 104’üncü sayısı çıkmıştır. Derginin sayılarında 1971 yılından itibaren “Yıl” numarası, derginin basım yılı da belirtilmektedir. Örneğin son sayının kapağında “Yıl: 31; Sayı: 104; 2001” yazmaktadır. Danıştay Dergisine atıf yaparken sadece “Sayı”nın belirtilmesi (örneğin “Sayı 104”) yeterlidir. Yıl numarasının (örneğin “Yıl: 31”) belirtilmesine gerek yoktur.

Danıştay Dergisine atıfta Derginin yayınlandığı yılın (örneğin “2001”) belirtilmemesi uygun olur. Çünkü kararın verildiği yıl ile kararın yayınlandığı Derginin basım yılı birbirini tutmamaktadır. Derginin içinde bulunan kararlar, genellikle derginin kapağında belirtilen yıldan bir iki yıl öncesine ait olan kararlardır. Örneğin Derginin son sayısı olan 104’üncü sayısının kapağında 2001 yazmakta, oysa Derginin içinde 2000 yılı Ocak-Haziran ayının kararları bulunmaktadır.

Danıştay Dergisi, genellikle DD şeklinde; “Sayı” da “S” (büyük S) şeklinde kısaltılmaktadır. Danıştay kararlarına atıf usûlü örneğin şöyledir:

D.8.D., 27.6.2000, E.1998/5912, K.2000/4951, DD, S.104, s.415-418.

Biz uzun olarak şu şekilde atıf yapılmasının daha uygun olduğunu düşünüyoruz:

Danıştay Sekizinci Dairesi, 27 Haziran 2000 Tarih ve E.1998/5912, K.2000/4951 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 104, s.415-418.

Danıştay Kararlarının Davacının Adıyla Zikredilmesi Gerekir.- Fransız Danıştayı kararları davacının adıyla zikredilir: Blanco kararı, Pelletier kararı, Epoux Barbier kararı gibi. Bu şekilde zikredilen Danıştay kararlarının isimleri kolayca akılda kalabilmektedir. Türkiye’de de aynı nedenle Danıştay kararlarının davacının adıyla zikredilmesi uygun olur. Örneğin:

Danıştay Onuncu Dairesi, 22 Şubat 2000 Tarih ve E.1997/6941, K.2000/646 Sayılı Hukukçu Hanımlar Derneği Kararı, Danıştay Dergisi, Sayı 104, s.493-498.

Söz konusu karardan metin içinde bahsedilirken “22 Şubat 2000 tarih ve E.1997/6941, K.2000/646 sayılı Hukukçu Hanımlar Derneği  kararı” demek yerine doğrudan “Hukukçu Hanımlar Derneği Kararı” da denebilir. Keza, söz konusu karar Anglo-Sakson ülkelerinde olduğu gibi davacı ve davalının adlarıyla birlikte şu şekilde de zikredilebilir: Hukukçu Hanımlar Derneği v. Vakıflar Genel Müdürlüğü kararı veya davası. Davacı ve davalı isimleri arasında yer alan v. Latince “karşı” anlamına gelen “versus”un kısaltmasıdır. Aynı karara Vakıflar Genel Müdürlüğüne karşı Hukukçu Hanımlar Derneği kararı şeklinde de atıf yapılabilir.

Danıştay Dergisinde İsimlerin Gizlenmesi ve Bunun Eleştirisi.- Gel gelelim Danıştay kararlarını yukarıdaki şekilde zikretmek Türkiye’de imkânsızdır. Çünkü, Danıştay Dergisinde yayınlanan binlerce karardan sadece üç-beşinde davacının ismi verilmektedir. Diğerlerinde, davacının ismi, davalı idarenin ismi, vekillerinin ismi, gizlenmektedir. Neticede Danıştay kararı okunurken ...’nın ... idaresine karşı açtığı bir davadan bahsedilir. İdarî yargıda davalı, bir kamu tüzel kişisi olduğuna ve kamu tüzel kişilerinin gerçek kişiler de olduğu gibi “onurunun rencide” olması söz konusu olamayacağına göre, davalı kamu tüzel kişisinin adının gizlenmesinin bir gereği yoktur. Davacının adının gizlenmesine ise sadece, davacının onurunu kırıcı nitelikte bir olayla ilgili bir dava söz konusuysa gerek olabilir. Bu durumda da davacının adı yerine üç nokta (...) konulması değil, davacının ad ve soyadının baş harflerini verilmesi veya davacıya Fransa’da olduğu gibi “X” denmesi uygun olur. Ancak idarî yargıdaki davaların ezici çoğunluğunda davacının adının saklanmasını gerektirecek bir durum söz konusu olmaz.

Kanımızca Danıştayın davacı ve davalının adlarını gizleme konusundaki bu tavrı tamamıyla eleştiriye açıktır. Bir kere, kararda davacının isminin belirtilmesi, bu kararlara atıfta pratiklik bakımından akademisyenler ve uygulayıcılar bakımından gereklidir. İkinci olarak, davacının adının yayınlanan kararda bulunması, davacının da en doğal hakkıdır. Davacı bir haksızlığa uğradığını düşünerek bir hukuk mücadelesi verir. Bu mücadeleyi kazanır veya kazanmaz. Bu mücadeleyle ilgili kararın kendi ismiyle Danıştay Dergisinde yayınlandığını görmesi en doğal hakkıdır[1]. Bu kararın kendi adıyla yayınlanması, bu kararın daha sonra hukukçular tarafından kendi adıyla zikredilmesi davacıya çok önemli bir manevî tatmin sağlar. Fransa’da bu oldukça önemlidir. Fransız idare hukukunda Blanco, Pelletier, Terrier, Couitéas, Dame Cachet, Thépaz, Jamart, Monpeurt, Bouguen, Rosan Girard gibi davacıların adları, gelmiş geçmiş bütün idare hukukçularının adlarından daha meşhurdur. Fransa’da içtihat oluşturacak bir Conseil d'État kararında davacı olarak isminin geçmesi o kişiyi ölümsüzleştirir. Fransa’da pek çok idare hukuku profesörü, onca kitabı yazmak yerine, kendi adlarıyla anılan bir Conseil d'État kararının olmasını arzu ederdi[2].

Türk Danıştayının isim düşmanlığı sapkınlık derecesinde ağırdır. Sadece davacı ve davalının isimlerini değil, davacı ve davalı vekilinin isimlerin de, Keza kararı veren idare mahkemesinin ismini ve keza kararda geçen yer isimleri, şehir adları da çıkarılmaktadır. Kararlarda geçen kurum ve idare isimleri de gizlenmektedir. “... Belediyesi”nden, “... Üniversitesi”nden bahsedilmektedir. Ve neticede de “... Belediyesi” ile “... Belediyesi” arasında bir uyuşmazlık söz konusu ise, olayı ve kararı anlamak güçleşmekte ve bazen imkânsızlaşmaktadır. Hangi ... belediyenin, hangi ... belediye olduğunu anlamak için müneccim olmak gerekmektedir[3]. Acaba olayda geçen belediye isminin, üniversite isminin verilmesinde ne gibi bir sakınca vardır? Acaba olayın yaşandığı şehrin bilinmesinde, davada ilk kararı veren idare mahkemesinin hangi mahkeme olduğunun bilinmesinde ne gibi bir mahzur ortaya çıkmaktadır?

Danıştay isim düşmanlığını o derece aşırıya vardırmaktadır ki, bazı kararlarda kendisinden alıntı yapılan kitaplara yapılan atıflarda yazar ismi ve kitabı yayınlayan yayınevinin, basan matbaanın ve kitabın yayınlandığı şehrin ismini gizlemektedir. Örneğin Danıştay Beşinci Dairesinin 9 Ekim 1997 tarih ve E.1997/7834, K.97/2030 sayılı  kararında “... İdari İşlemin Geri Alınması, ... Üniversitesi ... Fakültesi Yayınları, ... Matbaası ... 1970, s. 61” şeklinde bir atıf vardır[4]. Bu atıfta görüldüğü gibi, Danıştay, yazar ismini, üniversite ve fakülte ismini ve keza matbaa ismini çıkarmıştır. Bu atıf, ne atıf kurallarına, ne de dürüstlük kurallarına uygundur. Söz konusu kitabın yazarı olan Turgut Tan’ın kitabı üzerindeki haklarını ihlâl etmektedir. Acaba söz konusu kararda yazarın kitabından alıntı yapılırken yazarın adının zikredilmesinde ne gibi bir sakınca vardır?

Keza Danıştay Dergisinde yayınlanan Danıştay kararlarında kararı veren daire başkan ve üyelerinin isimleri de belirtilmemektedir. Nihayet Danıştay Dergisinde yayınlanan Danıştay kararlarında karara karşı oy yazılarının altında karşı oy sahibi başkan veya üyenin adı da belirtilmemektedir. Danıştay Dergisinde yayınlanan Danıştay kararlarında isim olarak sadece tetkik hakimi ve Danıştay savcısının ismi belirtilmektedir.

Danıştayın bütün bu tavırları yanlıştır. Danıştay Dergisinde yayınlanan Danıştayın kararlarının hepsinde kararın aslında geçen kişi, kurum ve yer isimleri çıkarılmamalıdır. Bu isimler, dava konusu olayın özelliği nedeniyle onur kırıcı nitelikte olmadıkça olduğu gibi verilmelidir. Keza Danıştay kararının kendisinde o kararın isminin hangi isim altında zikredilmesi gerektiği belirtilmesi uygun olur.

Danıştay Dergisinde yayınlanan davacının ismini içeren kararlar mutlaka davacının ismi belirtilerek zikredilmelidir. Bazen de Danıştay, kararda davacının ismini gizlemekle birlikte davacının görevini gizlememekte; bazen de istisnaen kararın başında gizlemekte ortasında bir yerde gizlemeyi unutmaktadır. Bu durumlarda kararı isimlendirmeye yarayacaksa bu hususlar kararın ismi olarak kullanılmalıdır. Örneğin Danıştay Onuncu Dairesinin 13 Ekim 1993 tarih ve E.1992/3372, K.1993/3777  sayılı kararına[5] konu teşkil eden dava Gümüşburun Köyü Muhtarının teröristlerce öldürülmesi üzerine mirasçıları tarafından açılmıştır. Bu karar, “Gümüşburun Köyü Muhtarı Mirasçıları kararı” veya “Gümüşburun Köyü Muhtarı kararı” olarak isimlendirilebilir. Diğer Bir Örnek: Danıştay Sekizinci Dairesinin 6 Mayıs 1993 tarih ve E.1993/190, K.1993/1995 sayılı kararının[6] Kırklareli ili Babaeski ilçesi Büyükmandıra Belediye Başkanı hakkında olduğu karardan anlaşılmaktadır. Bu kararın “Büyükmandıra Belediye Başkanı kararı ” olarak zikredilmesi uygun olacaktır.

Danıştay Dergisi Hakkında Diğer Eleştiriler.- Danıştay Dergisinde Danıştay kararları bir iki yıl gecikmeyle de olsa yayınlanmaktadır. Bu yayın konusunda bazı eleştirilerde bulunmak kaçınılmazdır. Bir kere Courrier yazı karakteriyle basılmaktadır. Bu yazı karakteri, daktilo yazısını andırmakta ve gayri ciddi bir izlenim yaratmaktadır. Bu yazı stilinden Times stiline geçilmesi uygun olur.

Danıştay Dergisinde bir “içindekiler listesi” yoktur. Tarih ve sayısını bildiğiniz bir kararı Danıştay Dergisinde birkaç saat aramadan bulmanızın imkânı yoktur. Oysa Danıştay Dergisinin başında bir içindekiler listesi olsa, aranan karar kolayca bulunabilir. Danıştay Dergisinin sonunda bir “kavramlar dizini” vardır. Aradığınız kavramla ilgili Danıştay kararını bulabilirsiniz. Ancak bu kavramlar, kararların konusuyla ilgili kavramlardır: Bu kavramlardan birkaçı: “Belediye işleri”, “devlet su işleri”, “emeklilik işleri”, “gecekondu işleri”, “ihale işleri”, “imar işleri”, “maden işleri”, “memur işleri”, “öğrenci işleri” gibi. Böyle bir tasnif ve kavramlar dizini, belki ilgili konulurda bir dava almış olan ve konuyla ilgili Danıştay kararlarını arayan bir avukatın işine yarayabilir. Ancak böyle bir tasnif ve kavramlar dizinin bir bilimsel değeri yoktur. İdarî kararın yetki unsuru, şekil unsuru, sebep unsuru, takdir yetkisi, yetki saptırmasıyla ilgili bir Danıştay kararı arıyorsanız, Danıştay Dergisinin kavramlar dizinine bakmanızın bir anlamı yoktur; çünkü o dizinde böyle kavramlar yoktur. Bütün kararları tek tek okumanız gerekir. Bu haliyle Danıştay Dergisi hukuk bilimine değil, avukatlara hizmet etmektedir. Danıştay Dergisinin olması gerektiği gibi, Türk idare hukuku bilimine hizmet eden bir dergi olması isteniyorsa, Danıştay Dergisinde yayınlanan kararların bir de idare hukuku kavramlarına göre kavram dizinin yapılması gerekir.

Keza Danıştay Dergisinde yayınlanan kararın başına, bu kararın hüküm fıkrasını tekrarlamaktan başka bir işe yaramayan bir “özet” konulmaktadır. Onun yerine, bu kararla ilgili “anahtar kavram”ların kararın üzerinde yazılması daha yerinde olur: “Görev”, “yetki”, “şekil”, “konu”, “takdir yetkisi”, “yetki saptırması” gibi.

İnternet.- Danıştayın http://www.danistay.gov.tr  adresinde bir internet sitesi vardır. Ancak bu siteye Danıştayın kararları konulmamaktadır. Danış-tayda, kararların bilgisayar ortamında tutulduğu bir Bilgi İşlem Merkezi olduğu bilinmektedir. Bu Merkezdeki kararların internet ortamında kullanıcılara ücretli veya ücretsiz olarak sunulması gerekir. Keza, Danıştay, gerek Danıştay Dergisinde yayınlanan kararları, gerekse Bilgi İşlem Merkezinde mevcut olan ama yayınlanmamış kararları CD’ye aktarabilir. Bu CD piyasaya ücret karşılığında sunabilir.

Kazancı.com.tr ve Kazancı Danıştay Kararları CD’si.- Neyse ki, Danıştayın yerine getirmediği bu görev, Kazancı Bilişim Teknolojileri  Limited Şirketi tarafından bir ölçüde de olsa yerine getirilmektedir. Danıştayın 9000 küsur kararına http://www.kazanci.com.tr adresindeki Kazancı Bilişim Teknolojilerinin internet sitesinden ulaşılabilmekte bu kararlarda arama yapılabilmektedir. Ancak bu site ücretlidir. Ayrıca Kazancı Bilişim Teknolojileri tarafından çıkarılmış bir Danıştay Kararları CD'si vardır. Bu CD'de 5 Ocak 2003 tarihi itibarıyla mevcut Danıştay kararı sayısı 10315’tir. Bu CD her ay yenilenmektedir. Eylül 2002 itibarıyla CD’nin fiyatı 136 milyon TL'dir (Bir yıllık güncelleştirme bedeli dahil). Kazancı Danıştay Kararları CD’si oldukça güzeldir. Bu CD’de aranılan karar kolayca bulunmaktadır. Kararlarda geçen kelimelere göre arama yapılabilmektedir.

Danıştay Kararı Derlemeleri .- Danıştayın çeşitli kurul ve dairelerinin verdiği önemli kararlar 1970’li yıllarda kitap hâlinde ayrıca yayınlanmıştır:

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kararları: I (1953-1966), Ankara, Danıştay Yayınları, 1966, 130 s.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kararları: II (1967-1972), Ankara, Danıştay Yayınları, 1973, 248 s.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kararları: III (1973-1984), Ankara, Danıştay Yayınları, 1985, 148 s.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararları (1933-1983), (der. Nurşen Çatal), Ankara, Danıştay Yayınları, 1984, 144 s.

Danıştay Dava Daireleri Kararları: Birinci Kitap (1965-1978), Ankara, Danıştay Yayınları, 1981, 858 s.

Danıştay Dördüncü Daire Kararları (1975-1979), Ankara, Danıştay Yayınları, 1989.

Danıştay Beşinci Daire Kararları: Birinci Kitap (1970-1981), Ankara, Danıştay Yayınları, 1983, 2 Cilt, 647+667 s.

Danıştay Altıncı Daire Kararları: Birinci Kitap (1965-1977), Ankara, Danıştay Yayınları, 1979, 713 s.

Danıştay Yedinci Daire Kararları: Birinci Kitap (1965-1976), Ankara, Danıştay Yayınları, 1977, 674 s.

Danıştay Sekizinci Daire Kararları, Ankara, Danıştay Yayınları, 1974, 518 s.

Danıştay Dokuzuncu Daire Kararları, Ankara, Danıştay Yayınları, 1973, 296 s.

Danıştay Onuncu Daire Kararları, Ankara, Danıştay Yayınları, 1972, 340 s.

Danıştay Onbirinci Daire Kararları (1971-1981), Ankara, Danıştay Yayınları, 1984, 567 s.

Danıştay Onikinci Daire Kararları: Birinci Kitap, Ankara, Danıştay Yayınları, 1976, 2 Cilt, 650+550 s.

Danıştayın verdiği Danışma kararları 1980’lerin başında şu kitaplarda toplanmıştır:

Danıştay İstişarî Düşünceler: Cumhuriyet Dönemi: Birinci Kitap (1929-1980), Ankara, Danıştay Yayınları, 1982, 2 Cilt, 638+584 s.

Danıştay İstişarî Düşünceler: Fihrist (Cumhuriyet Dönemi) (1929-1983), (Der. Salih ER) Ankara, Danıştay Yayınları, 1982, 253 s.

Özel Derlemeler.- Ayrıca Danıştayın pek çok önemli kararına çeşitli kişilerin çıkardıkları İdarî Yargılama Usûlü Kanunu şerhi şeklindeki kitaplardan ulaşmak da mümkündür. Örnekler:

Kazım Yenice  ve Yüksel Esin, İdarî Yargılama Usûlü, Ankara, 1983.

A. Şeref Gözübüyük ve Güven Dinçer, İdarî Yargılama Usûlü, Ankara, Turhan Kitabevi, 1996.

Celal Karavelioğlu, İdarî Yargılama Usûlü Kanunu, Yayın Yeri Yok, Yayınevi Yok, Beşinci Baskı, 2001 (İsteme Adresi: Celal Karavelioğlu, P.K.73, Yenimahalle, Ankara)

 

Danıştay Bilgi Bankasi Karar Erişim Sistemi Nisan 2005 te faaliyete gecmistir:

http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp

 


 

[1].   Türk Danıştayı, davacının bu en doğal hakkını, bazı istisnai kararlarında tanıdığı görülmektedir. Bu “torpilli” davacılara birkaç örnek verilim: Hukukçu Hanımlar Derneği (Danıştay Onuncu Dairesi, 22 Şubat 2000 Tarih ve E.1997/6941, K.2000/646 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 104, s.493-498); Türk Eğitim Vakfı (Danıştay Onuncu Dairesi, 22 Şubat 2000 Tarih ve E.1998/1317, K.2000/672 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 104, s.499-504); Tema Vakfı (Danıştay Altıncı Dairesi, 8 Kasım 1999 Tarih ve E.1998/3572, K.1999/5278 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 103, s.492-495; TMMOB Şehir Plancıları Odası (Danıştay Altıncı Dairesi, 24 Kasım 1999 Tarih ve E.1998/1451; K.1999/5992 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 103, s.508-510.

[2].   Bu arada bir anekdot olarak not etmek isterim ki, Fransa’da Bordeaux Hukuk Fakültesi idare hukuku öğretim üyesi Prof. Bernard Pacteau, bize derslerde, sırf kendi ismiyle anılan bir Conseil d'État kararı olsun diye, öğretim üyelerinin özlük haklarıyla ilgili bir düzenlemeye karşı dava açtığını, ancak davayı kaybettiğini kararın da Recueil Lebon’da yayınlanmadığın ve böylece “arrêt Pacteau (Pacteau kararı)”nın ortaya çıkamadığını üzülerek anlatırdı.

[3].   Örneğin Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 23 Mart 1999 Tarih ve E.1998/423, K.1999/1264 Sayılı Kararında şu cümleleri okuyoruz:

“Dosyanın incelenmesinden, daha önce ... Belediyesi mücavir alanında yer alan yükümlü kuruma ait taşınmazların 09.02.1996 tarihinde ... Belediyesi mücavir alanına alındığı, daha sonra 19.02.1997 tarihli idari bir kararla anılan yerin sehven ... Belediyesi mücavir alanına alındığından bahisle yeniden ... Belediyesi mücavir alanına dahil edildiği, yükümlü kurumun ise 09.02.1996 ila 19.02.1997 tarihleri arasında anılan taşınmazlara ait çevre temizlik vergisini ödememesi üzerine ... Belediyesince çevre temizlik vergisi tahakkuk ettirilip gecikme zammı hesaplanarak usulsüzlük cezası kesildiği, buna karşı açılan davanın ise mücavir alana alma işlemi sonradan iptal edilince tekrar ilk haline dönüştüğünden taşınmazın ... Belediyesi mücavir alanında olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle kabul edildiği anlaşılmıştır” (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 23 Mart 1999 Tarih ve E.1998/423, K.1999/1264 Sayılı Kararı, Danıştay Dergisi, Sayı 101, s.649-650).

Bu üç nokta yerine söz konusu belediyelerin adları konulsa olay daha kolay anlaşılmayacak mıdır? Yukarıdaki üç noktalı metni anlamak için kaç kere okumak gerekecek?

[4].   Danıştay Beşinci Dairesi, 9 Ekim 1997 Tarih ve E.1997/7834, K.97/2030 Sayılı Karar, Danıştay Dergisi, Sayı 95, s.309. 

[5].   Danıştay Onuncu Dairesi, 13 Ekim 1993 Tarih ve E.1992/3372, K.1993/3777 Sayılı Karar (Kazancı Danıştay Kararları CD’si).

[6].   Danıştay Sekizinci Dairesi, 6 Mayıs 1993 Tarih ve E.1993/190, K.1993/1995 Sayılı Karar (Kazancı Danıştay Kararları CD’si).

 

 


 

DANIŞTAY

 

Kemal Gözler, İdare Hukukuna Giriş, Bursa, Ekin, 2005, s.306-307'den alınmıştır.

Danıştayın kuruluşu Anayasamız (m.155) tarafından düzenlenmiştir. Demek ki Danıştay anayasal statüde bir yüksek mahkemedir. Danıştayın yapısı ayrıntılı olarak 6 Kasım 1982 tarih 2575 sayılı Danıştay Kanunu ile düzenlenmiştir.

Üyelerin Seçimi.- Danıştay üyelerinin dörtte üçü birinci sınıf idarî yargı hakim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, dörtte biri de nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir (AY, m.155).

Görevleri.- Danıştayın idarî ve yargısal görevleri vardır. Danıştayın idarî görevleri (örneğin Başbakan ve Bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini bildirmek gibi (AY, m.155), yukarıda dördüncü bölümde gördük (s.6-62). Bu konuda oraya bakılmalıdır. Danıştay başlıca iki yargısal görevi şunlardır:

(1) İlk Derece Mahkemesi Olarak Yargılama Yàpmak.- Danıştay, Danıştay Kanununun 24’üncü maddesinde sayılan davalara ilk derece mahkemesi olarak bakar. Örneğin Bakanlara Kurulu kararlarına, bakanlıkların düzenleyici işlemlerine karşı açılacak iptal davaları idare mahkemelerinde değil, doğrudan doğruya Danıştayda açılır (Danıştay Kanunu, m.24).

(2) Temyiz İncelemesi Yapmak.- İdare mahkemeleri ve vergi mahkemelerince verilen nihaî kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülen davalarla ilgili nihaî kararlar Danıştayda temyiz yoluyla incelenir ve karara bağlanır (Danıştay Kanunu, m.25). Danıştayın bu görevine temyiz görevi denir.

Oluşumu.- Danıştayda, daireler, İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu, bir Vergi Daireleri Genel Kurulu ve bir de İçtihadı Birleştirme Kurulu vardır.

a) Daireler.- Danıştayda, onikisi dava ve biri de idarî olmak üzere toplam onüç daire vardır. Her daire bir başkan ve en az dört üyeden kuruludur. Görüşme sayısı beştir. Kararlar çoğunlukla verilir. Dairelerde yeteri kadar tetkik hakimi de bulunur (Danıştay Kanunu, m.13). Danıştay daireleri birden onüçe kadar numaralandırılmıştır. Birinci daire idarî dairedir. 3 ilâ 13’nci daireler dava daireleridir. Dava dairelerinden bir kısmı vergi davalarına, bir kısmı ise idarî davalara bakar. Vergi davalarına bakan dairelere “vergi dava dairesi”, idarî davalara bakan dairelere “idarî dava dairesi” denir. Şu anki duruma göre Danıştay’da 8 tane idarî dava dairesi (2, 5, 6, 8, 10, 11, 12 ve 13’üncü Daireler) ve 4 tane vergi dava dairesi (3, 4, 7 ve 9’uncu Daireler) vardır. Her bir dairenin görevleri Danıştay Kanununun 27 ilâ 34’üncü maddelerinde tek tek sayılmıştır.

b) Dava Daireleri Genel Kurulları.- Danıştayın yargı görevleriyle ilgili, biri idarî diğeri vergi olmak üzere iki tane Dava Daireleri Genel Kurulu vardır:

aa) İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu.- İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu, idarî dava daireleri başkanları ile her idarî dava dairesinin kendi üyeleri arasından her üyenin Kurulda görev yapacağı şekilde iki yıl için seçilecek üçer üyeden oluşur (Danıştay K. m.17). İdarî Dava Daireleri Genel Kuruluna Danıştay Başkanı veya başkan vekillerinden biri başkanlık eder. İdari Dava Daireleri Kurulu tüm üyelerinin katılımı ile toplanır ve kararlarını oy çokluğuyla verir. (İdarî dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, bu dairelerin başkan ve üyeleri kurul toplantısına katılamazlar). İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunun başlıca iki temel görevi vardır. (a) İdare mahkemelerince verilen direnme (ısrar) kararlarını incelemek ve (b) idarî dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyip karar vermek (Danıştay K. m.38). Keza Danıştay idarî dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak aldığı yürütmeyi durdurma kararlarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak görev ve yetkisi de İdarî Dava Daireleri Genel Kuruluna aittir (İYUK, m.27/6).

bb) Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu.- Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, vergi dava daireleri başkanları ile her vergi dava dairesinin kendi üyeleri arasından her üyenin Kurulda görev yapacağı şekilde iki yıl için seçilecek üçer üyeden oluşur (Danıştay K., m.17). Vergi Dava Daireleri Genel Kuruluna Danıştay Başkanı veya başkan vekillerinden biri başkanlık eder. Bu Kurul, tüm üyelerinin katılımı ile toplanır ve kararlarını oy çokluğuyla verir. (Vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, bu dairelerin başkan ve üyeleri kurul toplantısına katılamazlar). Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun başlıca iki temel görevi vardır. (1) Vergi mahkemelerince verilen direnme (ısrar) kararlarını incelemek ve (2) vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyip karara bağlamak (Danıştay K, m.38). Keza Danıştay vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak aldığı yürütmeyi durdurma kararlarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak görev ve yetkisi de Vergi Dava Daireleri Genel Kuruluna aittir (İYUK, m.27/6).

c) İçtihatları Birleştirme Kurulu.- İçtihadı Birleştirme Kurulu, Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkan-vekilleri ve dava daireleri başkanları ile üyelerinden oluşur (Danıştay Kanunu, m.18). İçtihadı Birleştirme Kurulu, dava dairelerinin veya idarî ve vergi dava daireleri genel kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık görüldüğü veyahut birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli görüldüğü takdirde, Danıştay Başkanının havalesi üzerine, Başsavcının düşüncesi alındıktan sonra işi inceler ve lüzumlu görürse, içtihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında karar verir (Danıştay Kanunu, m.39). İçtihatların birleştirilmesi veya birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi, Danıştay Başkanı, konu ile ilgili daireler, idarî ve vergi dava daireleri, genel kurulları ve Başsavcı tarafından istenebilir (m.40). İçtihadı Birleştirme Kurulu kararları Resmi Gazetede yayımlanır. Bu kararlar Danıştay daire ve kurulları ile idare mahkemelerini ve idare organlarını bağlar (Danıştay Kanunu, m.39).

 

 


Copyright

(c) Kemal Gözler. 2001-2004. Bu sayfaya izin almadan link verilebilir. Ancak, bu web sayfası, önceden izin almaksızın ne suretle olursa olsun, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, tekrar yayınlanamaz, dağıtılamaz, başka internet sitelerine metin olarak konulamaz. İzin için gozler@uludag.edu.tr adresine başvurunuz. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.2.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71 ve 72’nci maddeleri, bir fikir ve sanat eserini herhangi bir yöntemle çoğaltanları, dağıtanları, satanları, elinde bulunduranları, paraya çevrilmeksizin, 2 (iki) yıldan 6 (altı) yıla kadar hapis cezası ve 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırmaktadır.

Alıntılar (İktibas) Konusunda Açıklamalar

Bu çalışmadan yapılacak alıntılarda (iktibaslarda) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şu şartlara uyulmalıdır: (1) İktibas, bir eserin “bazı cümle ve fıkralarının” bir başka esere alınmasıyla sınırlı olmalıdır (m.35/1). (2) İktibas, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla yapılmalıdır (m.35/3). (3) İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır (m.35/5) [Bilimsel yazma kurallarına göre, aynen iktibasların tırnak içinde verilmesi ve iktibasın üç satırdan uzun olması durumunda iktibas edilen satırların girintili paragraf olarak dizilmesi gerekmektedir]. (4) İktibas ister aynen, ister mealen olsun, eserin ve eser sahibinin adı belirtilerek iktibasın kaynağı gösterilmelidir (m.35/5). (5) İktibas edilen kısmın alındığı yer belirtilmelidir (m.35/5).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.2.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, 35’inci maddeye aykırı olarak “kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak” göstererek iktibas yapan kişileri, 4 (dört) yıldan 6 (altı) yıla kadar hapis ve 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırmaktadır.

Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18 Şubat 1981 tarih ve E.1980/1, K.1981/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre kararına göre, “iktibas hususunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi tazminat isteyebilir”.

Yukarıdaki şartlara uygun olarak alıntı yapılırken bu çalışmaya şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Kemal Gözler, İdare Hukuku, Bursa Ekin Kitabevi Yayınları, 2003, Cilt I, s.3-9'dahn alınmadır   (www.anayasa.gen.tr/danistay.htm. 15 Mayıs 2004).


Editör: Kemal Gözler

E-Mail: kgozler@hotmail.com

Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr