TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ

www.anayasagen.tr

 


Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin Yayınevi,  2011, 2 Cilt (32+973; 32+1040 s.)


 

 

 

 

ÖZDEYİŞLER DİZİNİ

(Cilt I ve II)

 

 

 

Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin Yayınevi,  2011, 2 Cilt (32+973; 32+1040 s.) ( www.anayasa.gen.tr/ahgt.htm )

 

Açıklama: Özdeyişlerin sonundaki Roma rakamları cilt sayısına, Arap rakamları ise o ciltteki sayfa numarasına işaret etmektedir. Örneğin “I: 312”, söz konusu özdeyişin kitabın birinci cildinin 312’nci sayfasında geçtiği anlamına gelir.

 

Abrogata lege abrogante non revivescit lex abrogata: İlga eden kanunu ilga etmek, ilga edilmiş kanuna tekrar hayat vermez, I: 312

Animus hominis est anima scripti: İnsanın niyeti, yazının ruhudur, I: 232

Argumentum a simili valet in lege: Kıyas yoluyla yapılan çıkarsama hukukta geçerlidir, I: 291

Audit alterem partem: Diğer tarafı da dinle, II: 432

Barika-ı hakikat müsdeme-i efkardan çıkar, II: 432

Bellum omnium contra omnes: herkesin herkesle savaşı, I: 394

Benignius leges interpraetandae sunt, quo voluntas earum conservetur: Kanunlar, onların amaçlarını koruyacak şekilde yorumlanmalıdır, I: 232

Beraet-i zimmet asıldır, I: 298

Bir şeyi zikr ile tahsis etmek, maadasına münafî olmaz, I: 283

Bizzat ihkak-ı hak memnudur, II: 561

Bundesrecht bricht Landesrecht: Federal hukuk, eyalet hukukundan üstündür, I: 513

Chose jugée a force de vérité legale: Hükmedilen şey (res iudicata), kanunî hakikat gücüne sahiptir, II: 447

Dans le cadre de la décontcentration, c’est toujours le même marteau qui frappe, mais on a raccourci le manche: Adem-i temerküz durumunda vuran çekiç aynıdır; ama sapı kısaltılmıştır, I: 481

Davacı yoksa, dava da yoktur, II: 426

Davasız yargılama olmaz, II: 422

De minimis non curat praetor: Küçük şeyler hakime götürülemez, II: 622

Delegata potestas non potest delegari: Devredilmiş yetki, devredilemez, I: 305

Delegatus non potest delegare: Yetki almış kişi, bir başkasına yetki veremez, I: 305

Derativa potestas non potest esse major primitiva: Türemiş yetki asli yetkiden daha büyük olamaz, I: 306

Devlet ebedmüddettir, I: 380

Dissolution sur dissolution ne vaut pas: Fesih üzerine fesih olmaz, II: 119, 122, 127

Eğer Tanrılardan oluşmuş bir halk olsaydı, kendisini demokratik olarak yönetirlerdi. Böylesine olgun bir yönetim insanların harcı değil - Rousseau, I: 656

Ejus est interpretari cujus est condere: Kanunu koyan onu yorumlamaya da yetkilidir, I: 227

Error communis facit ius: Ortak hata hukuk yaratır, I: 31

Etat, c’est moi: Ben devletim, I: 376

Exceptiones sunt strictissimae interpretationis: İstisnalar dar yorumlanır, I: 221, 275, 278

Expressio unius est exclusio alterius: Bir şeyi zikretmek, diğerini dışlamaktır, I: 280, 281, 282, 294

Expressio unius est exclusio alterius: Bir şeyi zikretmek, diğerini dışlamaktır, II: 537

Expressio unius non est exclusio alterius: Bir şeyin zikredilmesi, diğerinin dışlanması demek değildir, I: 283

Federal law shall override Land law: Federal hukuk, elyalet hukukundan önce gelir, I: 513

Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evlâdır, I: 31

Generale dictum generaliter est interpretandum: Genel ifade, genel olarak yorumlanır, I: 274

Generalia verba sunt generaliter intelligenta: Genel kelimeler, genel anlamda anlaşılmalıdır, I: 274, 275

Generalis clausula non porrigitur ad ea quae antea specialiter sunt comprehensa: Genel hüküm, önceden özel olarak öngörülmüş şeyleri sona erdirmez, I: 312

Generalis regula generaliter est intelligenda: Bir genel hüküm, genel anlamda anlaşılmalıdır, I: 273

Government of the people, by the people, for the people: Halkın, halk tarafından, halk için yönetimi, I: 634

Herkes berî’ü’z-zimme olarak tevellüd eder, I: 298

Homo homini lupus: İnsan insanın kurdudur, I: 394

İn claris non fit interpretatio: Açıklık durumunda yorum yapılmaz, I: 264

İn dubiis, non præsumitur pro potentia: Tereddüt halinde yetki lehine karine yoktur, I: 300

İnclusione unius fit exclusio alterius, 2890: Bir şeyi dahil etmek, diğerlerini hariç tutmak demektir, I: 294

İnterpretatio cessat in claris: Açıklık durumunda yorum yapılmaz, 237, 264, I: 266

Je m'en vais, mais l'État demeurera toujours: Ben gidiyorum, ama devlet her zaman için baki kalacak, I: 380

Judex bonus nihil ex arbitrio suo faciat, nec propositione domesticae voluntatis, sed juxta legis et jura pronunciet: İyi bir hakim kendi kanısına ve özel isteklerine göre değil, kanuna göre karar vermelidir, I: 261

Judex est lex loquens: Hakim konuşan kanundur, I: 261

Judex non de legibus, sed secundum leges debet judicare: Hâkim, kanunu yargılamamalı, kanuna göre yargılama yapmalıdır, I: 261

Judicis est jus dicere, non dare: Hakim, kanunu söyler; kanun yapmaz, I: 261

Kral bir bakanı öldürürse bundan Başbakan sorumludur. Eğer Başbakanı öldürürse, kimse sorumlu değildir, I: 473

L’Etat, c’est moi: Ben devletim, I: 376

L’interprétation est la forme intellectuelle de la désobéissance: Yorum itaatsizliğin entelektüel bir biçimidir, I: 263

La centralisation est une épée dont la poignée est dans la capitale et la pointe dans la rest de l’État: Merkeziyet, sapı başkentte, ucu devletin geri kalan kısmında olan bir kılıçtır, I: 480

La liberté consiste à pouvoir faire tout ce qui ne nuit pas à autrui: Hürriyet, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapma iktidarıdır, II: 502

La personne du Roi est inviolable; ses ministres sont responsables: Kralın şahsı dokunulmaz, bakanları ise sorumludur, II: 78

Le droit fédéral prime le droit cantonal qui lui est contraire : Federal hukuk, kendisine alykırı olan kanto hukukundan üstündür, I: 514

Le droit fédéral prime le droit cantonal qui lui est contraire: Federal hukuk, kendisine aykırı olan kantonal hukuktan üstündür, I: 514

Le Roi est mort, vive le Roi: Kral öldü, yaşasın kral, I: 460

Le roi ne meurt pas en France: Fransa’da kral ölmez, I: 460

Le roi ne peut mal faire: Kral hata yapmaz, kral kötülük yapmaz, II: 106, 83

Le roi règne, mais ne gouverne pas - Thiers: Kral saltanat sürer, ama yönetmez, 464, I: 603

Le Roy s’avisera: Kral düşünecek, I: 837

Le Roy/ la Reyne le veult: Kral/Kraliçe onu istiyor, I: 837

Le Roy/La Reyne remercie ses bons sujets, accepte leur benevolence et ainsi le veult, I: 837

Le trône n’est pas un fauteuil vide: Taht boş bir koltuk değildir - Guizot, I: 603

Lege non distinguente non nobis est distinguere: Kanunun ayrım yapmadığı yerde, bizim de ayrım yapmamamız gerekir, I: 274

Les juges… ne sont que la bouche qui prononce les paroles de la loi: hakimler, kanunun sözlerini telaffuz eden birer ağızdan başka bir şey değildirler - Montesquieu, I: 263

Lex posterior derogat legi priori: Sonraki kanun önceki kanunu ilga eder, I: 221, 309

Lex specialis derogat legi generali: Özel kanun genel kanunları ilga eder, I: 309

Lex superior derogat legi inferiori: Üst kanun alt kanunları ilga eder, I: 308

Loser loses all: Kaybeden de her şeyi kaybetmektedir, I: 584, 612

Maledicta est expositio quae corrumpit textum: Metni ifsad eden yoruma lanet olsun, I: 266

Müstesna, müstesna minhin lâfzile olunca ondan ekal olmalıdır, I: 270

Ne bis in idem: Bir kişi uynı suçtan dolayı iki defa yargılanamaz, aynı olay, ikinci bir davaya konu olamaz, II: 447, 822

Necessitas non habet legem: Zaruretin kanunu yoktur, II: 386

Nemo aliquam partem recte intelligere potest antequam totum perlegit: Kimse, bütünü okumadan, bir parçayı doğru olarak anlayamaz, I: 234

Nemo debet esse judex in propria causa: Kimse kendisini ilgilendiren bir işte hakim olamaz, II: 452, 461, 719

Nemo iudex in sua causa: Kimse kendi davasında hâkim olamaz, I: 156, 719

Nemo praesumitur donare: Bir şeyin verildiği yolunda karine yoktur, I: 299

No representation without taxation: Vergisiz temsil olmaz, I: 703

No taxation without representation: Temsilsiz vergi olmaz, I: 703, 746, 874

Non de legibus, sed secundum leges iudicandum est: Kanun üzerinde değil, kanun uyarınca hüküm verilmelidir, I: 261

Non est interpretatio, sed divinatio, quae recedit a litera. Cum receditur a litera, judex transit in legislatorum: Sözden uzaklaşan yorum, yorum değil; kehanettir. Hakim sözden uzaklaşırsa, kanun koyucu haline gelir, I: 266

Non est potestas nisi a Deo: Tanrıdan gelmeyen bir iktidar yoktur, I: 441

Nul n’est censé ignorer la loi ilkesi: Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz, I: 850

Nulla crimen et poena sine lege: Kanunsuz suç ve ceza olmaz, I: 303; II: 100, 101, 173, 506

Nullum crimen sine lege: Kanunsuz suç olmaz, I: 296

Nullum tempus occurit regi: Krala karşı süre işlemez, II: 107

Nullum tributum sine lege: Kanunsuz vergi olmaz, I: 296

Omne totum est maius sua parte: Her bütün kendi parçasından büyüktür, I: 307

Omnis potestas a Deo, per populum: Bütün iktidarlar, Tanrıdan halk aracılığıyla gelir, I: 442

Omnis potestas a Deo, sed per populum: Bütün iktidarlar Tanrıdan gelir, ama halk aracılığıyla, II: 497

Omnis potestas a Deo: Bütün iktidarlar Tanrıdan gelir, I: 441, II: 496

On peut gouverner de loin mais on n'administre bien que de près: Uzaktan hükmedilir; ama ancak yakından idare edilir, I: 479

One man, one vote: Bir kişi, bir oy, I: 706

Pas de pouvoir réglementaire sans texte: Kanunsuz düzenleme yetkisi olmaz, II: 360

Positio unius non est exclusio alterius: Bir şeyin belirtilmesi, diğer şeylerin hariç tutulduğu anlamına gelmez, 283, I: 296

Potestas stricte interpretatur: Yetkiler dar yorumlanır, I: 300

Powers are narrow, rights broad: Yetkiler dar, haklar geniş, I: 301; II: 506

Protectio trahit subjectionem et subjectio protectionem: Koruma sadakati, sadakat korumayı doğurur, I: 414

Quamdiu se bene gesserint: (Hâkimler) doğru bir şekilde davrandıkları sürece görev kalır, II: 467

Quand on est en désaccord, on ferme sa gueule ou s’en va: Ya çenesini kapar, ya çekip gider, II: 263

Quando verba et mens congruunt, non est interpretationi locus: Kelime ve niyet uyuştuğu zaman, yoruma yer yoktur, I: 264

Qui dicit de uno negat de altero: Bir şeyi kabul eden, diğerini inkar ediyor demektir, 280, I: 294

Qui facit per alium facit per se: Başkası aracılığıyla yapan, kendisi yapmış olur, II: 106

Qui potest maius, potest minus: Çoğu yapmaya yetkili olanın azı da yapmaya yetkilidir, I: 307

Qui potest majus, potest et minus eodem sub respectu: Çoğu yapmaya yetkili olan, azı da yapmaya da yetkilidir, I: 307

Qui potest majus, potest etiam minus: Çoğu yapmaya yetkili olan azı yapmaya da yetkilidir, I: 307

Qui potest plus, potest minus: Çoğu yapmaya yetkili olanın azı da yapmaya yetkilidir, I: 297, II, 174

Quia aliquis non debet esse judex in propria causa: Kimse kendi davasında hakim olamaz, II: 701

Quod potest facere majus potest etiam minus: Çoğu yapmaya yetkili olan, azı yapmaya da yetkilidir, I: 307

Quotiens dubia interpretatio libertatis est, secundum libertatem respondendum erit: Hürriyete ilişkin yorumda tereddüt varsa, hürriyet lehine karar verilir, I: 302

Redde Caesari quae sunt Caesaris, et quae sunt Dei Deo: Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrının hakkını Tanrıya veriniz, II: 494

Res inter alios judicata aliis neque nocere neque prodesse potest: Tarafların arasında olan şeyin başkalarına ne yararı, ne de zararı vardır, II: 448

Res judicata facit ex albo nigrum, ex nigro album, ex curvo rectum, ex recto curvum: Res iudicata, beyazı siyah, siyahı beyaz; eğriyi doğru, doğruyu eğri yapar, II: 447

Res judicata pro veritate accipitur: Res iudicata, hakikat olarak kabul edilir, II: 447

Roi ne meurt pas en France : Frda Kral ölmez, II: 50

Sarahat karşısında delalete itibar yoktur, I: 265

Sarâhat, delâletten akvadır, I: 265

Scripture must interpret itself: Kitab-ı Mukaddes kendi kendini yorumlamalıdır, I: 238

Sensus verborum est anima legis: Kelimelerin anlamı, kanunların ruhudur, I: 266

Sıfat-ı arızada aslolan ademdir, I: 298

Si veut le roi, si veut la loi: Kral isterse, kanun da ister, I: 555

Silent enim leges inter arma: Savaş zamanında kanunlar susar, II: 386

Soit fait comme il est désiré, I: 837

Tasrih mukabelesinde delalete itibar yoktur, 237, I: 265

The Crown is not bound by statute save by express words or necessary implication: Taç, sarahaten veya zımnen öngörülmedikçe kanun ile bağlı değildir, I: 474; II: 107

The enumeration in the Constitution, of certain rights, shall not be construed to deny or disparage others retained by the people: Bazı hakların Anayasada sayılması, halkın sahip olduğu diğer hakların kaldırıldığı veya sınırlandırıldığı şeklinde anlaşılamaz, II: 524

The King can do no wrong: Kral fenalık yapmaz, Kral haksızlık yapmaz, Kral hata yapmaz; kural kusur işlemez, I: 114, 377, 473; II: 83, 106

The King cannot act alone: Kral tek başına işlem yapamaz, II: 209

The King is a name of continuance: Kral bir devamlılık ismidir, I: 460; II: 50

The King is a preferred creditor: Kral rüçhan hakkına sahip alacaklıdır, I: 474; II: 107

The King is never an infant: Kral hiçbir zaman küçük değildir, I: 461, II: 50

The king is the fountain of justice: Kral adaletin kaynağıdır, II: 106, 174

The King never dies: Kral hiçbir zaman ölmez, I: 460; II: 50

Time does not run against the King: Krala karşı zamanaşımı işlemez, II: 107

Tout ce que la loi ne défend pas est permis: Kanunun yasaklamadığı her şey serbesttir, I: 303

Tout ce qui n'est pas défendu par la loi ne peut être empeché, et nul ne peut être contraint à faire ce qu'elle n'ordonne pas: Kanunun yasaklamadığı bir şey engellenemez ve kimse kanunun emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz, II: 506

Toute justice émane du roi: Bütün adalet kraldan gelir, I: 555; II: 174, 196

Ubi eadem est ratio legis, ibi eadem est legis dispositio: Kanunun sebebi aynı ise, hüküm de aynıdır, I: 292

Ubi eadem est ratio, eadem est lex: Sebep aynı ise, kanun da aynıdır, I: 292

Ubi eadem ratio, ibi idem lex: Sebebin aynı olduğu yerde kanun da aynıdır, I: 292

Ubi lex non distinguit neque interpretis est distinguere: Kanunun ayrıma gitmediği yerde, yorumcu da ayrım yapamaz, I: 274

Ubi lex non distinguit, nec nos distinguere debemus: Kanunun ayrım yapmadığı yerde, bizim de ayrım yapmamamız gerekir, I: 275

Ubi lex voluit dixit, ubi noluit tacuit: Kanun istediği zaman söyler; istemediği zaman ise susar, I: 272, 280

Unius positio non est alterius exclusio: Bir şeyin belirtilmesi, diğer şeylerin hariç tutulduğu anlamına gelmez, I: 283

Unumquodque eodem modo quo colligatum est dissolvitur: Bir şey yapıldığı şekilde çözülür (yetki ve usûlde paralellik ilkesi), I: 306

Verba sunt indices animi: Kelimeler niyetlerin göstergesidir, I: 266

Verba volant, scripta manent: Söz uçar, yazı kalır, II: 436

Verbis standum ubi nulla ambiguitas: belirsizlik yoksa söz ayakta tutulmalıdır, I: 265

Verfassungsrecht vergecht, Verwaltungsrecht besteht: anayasa hukuku geçer; idare hukuku baki kalır, I: 75

Vicarius non habet vicarium: Vekil, vekil atayamaz, I: 305

Viperina est expositio quae corrodit viscera textus: Metnin içini kemiren yorum, zehirli yılandır, I: 266

Winner takes all: Kazanan her şeyi kazanır, I: 584, 612

Yedi hayır, bir evet; evetler kazandı - Lincoln, I: 572

Zahir olan sözlerin tefsire ihtiyacı yoktur, I: 265

Zaruretler memnu olan şeyleri mubah kılar, II: 386

 

 



Copyright

(c) Kemal Gözler. 2005. Bu sayfaya izin almadan link verilebilir. Ancak, bu web sayfası, önceden izin almaksızın ne suretle olursa olsun, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, tekrar yayınlanamaz, dağıtılamaz, başka internet sitelerine metin olarak konulamaz. İzin için kgozler[at]hotmail.com adresine başvurunuz. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 3.3.2004 tarih ve 5101sayılı kanunla değişik 71 ve 72’nci maddeleri, bir kitabı herhangi bir yöntemle (fotokopi dahil) çoğaltanları, dağıtanları, satanları, elinde bulunduranları, paraya çevrilmeksizin, 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis cezası veya 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla veya zararın ağırlığı dikkate alınarak bunların her ikisiyle birden cezalandırmaktadır.

Alıntılar (İktibas) Konusunda Açıklamalar

Bu kitaptan yapılacak alıntılarda (iktibaslarda) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şu şartlara uyulmalıdır: (1) İktibas, bir eserin “bazı cümle ve fıkralarının” bir başka esere alınmasıyla sınırlı olmalıdır (m.35/1). (2) İktibas, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla yapılmalıdır (m.35/3). (3) İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır (m.35/5) [Bilimsel yazma kurallarına göre, aynen iktibasların tırnak içinde verilmesi ve iktibasın üç satırdan uzun olması durumunda iktibas edilen satırların girintili paragraf olarak dizilmesi gerekmektedir]. (4) İktibas ister aynen, ister mealen olsun, eserin ve eser sahibinin adı belirtilerek iktibasın kaynağı gösterilmelidir (m.35/5). (5) İktibas edilen kısmın alındığı yer belirtilmelidir (m.35/5).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 21.2.2001 tarih ve 4630 sayılı kanunla değişik 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, 35’inci maddeye aykırı olarak “kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak” göstererek iktibas yapan kişileri, 4 (dört) yıldan 6 (altı) yıla kadar hapis ve 50 (elli) milyar liradan 150 (yüzelli) milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırmaktadır.

Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18 Şubat 1981 tarih ve E.1980/1, K.1981/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre kararına göre, “iktibas hususunda kullanılan eser sahibinin ve eserinin adı belirtilse bile eser sahibi, haksız rekabet hükümlerine dayanarak Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde manevi tazminat isteyebilir”.

Yukarıdaki şartlara uygun olarak alıntı yapılırken bu kitaba şu şekilde atıf yapılması önerilir:

Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Bursa, Ekin Yayınevi, 1.Baskı, 2010, XVI+496 s. (www.anayasa.gen.tr/ahge-dk.htm; erişim tarihi).


 


Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr

Kemal Gözler

Email. kgozler[at]hotmail.com

Konuluş Tarihi: 10 Temmuz 2011